9.12.2010

Geçmiş, gelecek ve 2011 dileklerim

Bir arkadaşınızın, hem de çok yakın bir arkadaşınızın, önemli bir karar aşamasında fikrinizi sorduğu, sizin söyledikleriniz üzerine size güvenip karar verdiği, sonra da hayatın plansızca getirdikleri yüzünden verdiği karardan mutsuz olduğu ve herşeyden size sorumlu tuttuğu bir durumla karşı karşıya kaldınız mı hiç? Ben kaldım. Ve unutayım mı düşüneyim mi konuşup ikna mı etmeye çalışayım yoksa yakılacak yorganın değip değmediği pirenin büyüklüğünü mü muhasebe edeyim bilemedim. Üzüldüm elbet ama üzüldüğümden de çok düşündüm. O hep aynı kapılara açılan büyülü soru olan ‘’neden’’ i günlerce sordum kendime. Önce hislerimi dinledim, sonra ruhumu… Arada aklımı soktum devreye, bazen de o hayat dediğimiz bize öğretilenlerden ibaret kuralları, kaideleri… Ama hep ama hep hep hep aynı kapıya çıkıyorum ben. Elimde bir kalem, defterlere, buzdolabının üstüne, otobüs duraklarına, elime gözüme, her ama her yere aynı şeyi yazıyorum ben ‘’Şikayet etmek harekete geçmekten daha kolaydır’’

Şimde kimse bu yazıyı okuyup da üstüne alınmasın nolur. Yaşadığım ve kelimelere dökmeye çalıştığım şey o kadar derin ki benim, kimsenin hiçbir lafı ile ‘’budur’’ dedirtebilecek kadar basit ve gündelik değil… Daha derinlerde, çok daha büyük. Hayatta gözlerimizin önünden ruhumuza geçecekleri elerken, eleğimizin deliklerini kontrol etmemizi gerektirecek kadar da ciddi ve kişisel. Oysa ben.. oysa ben en çok okumayı, ondan da çok okuduğumun üç katı kadar düşünmeyi sevmez miyim? Nerede hata yaptım darken…

Derken bir müzik açtım bu akşam… Bir de şarap… Bir de kallavi bir puro… Duman ve alkol insanı kendine getirir, sarsar, en çok da sarmalar.

Hani Sıla’nın yeni şarkısı var ya ‘’Acısa da öldürmez ‘’ İşte tam da o tatta…

3 yıl olacak bloga yazmaya başlayalı. Döndüm de okudum yıllar yıllar evvel yazdıklarımı. Neler yaşamış neler beklemiş neler bulmuşum, sanki kocaman bir aynaya bakmışım gibi…. Seneler seneler geçtikçe gözlerimin kenarında minikten başlayan çizgiler, ama içindeki maviler hep aynı, hep poyraza benzeyen lacivert…



Bundan tam 3 yıl once 2007 yi 2008 e bağlayan yılbaşında 2008 den dileklerimi yazmışım. Koca bir 3 yıl geçmiş dileklerimi sıralayalı, baktım ki ben 2011 den yine aynı şeyleri dileyeceğim. Çünkü benim ihtiyacım hep aynı, hep huzur, hep sevgi, hep sakinlik ve dinginlik. En çok da güzellik. Hepimizin tanrıya biraz daha yaklaşabilmek için peşinde koşup durduğu güzellik…

Çok erken biliyorum, belki yılın son yazısı olmalı bu, ama bu sefer erken olsun dileklerim, üzerinde daha çok düşünmek ve yenilerini eklemek üzere.

Hayat! Seni seviyorum! Bana verdiklerini seviyorum! Senden beklediklerimi seviyorum! Çünkü en çok aynadaki beni seviyorum!


Biraz zaman diliyorum yeni yıldan onu yaşayabilmek için. En azından yılbaşı kurabiyeleri yapmak için aldığım şeker hamurunu zamansızlıktan kullanamadığım için hamurdan özür dilemeyecek kadar.

Sadece hal hatırlaştığımız bir arkadaşımın beni anladığının onda biri kadar anlasın beni istiyorum yanımdakilerin.Anlamayacaklar içinse Tanrı’dan unutma yeteneği istiyorum yerine başka birşey koymaksızın.

Nihavent beni bırkmasın yanında da rakı olsun, bir de upuzun dost sofraları olsun, anlattıkça anlatayım kulak çınlatayım istiyorum.

Yapmak isteyip yapamadıklarımı, söylediklerimden pişman olduklarımı, bir de içimdeki aşkı anlatabildiğim kalemim bu sene de kırılmasın benimle olsun istiyorum.

Öğrenip de sindirdiğim herşeyin yanına bir de affetme yetisi istiyorum bu sene. Bir porsiyon öyküme konu olan herşeyi bir bir affedip çekilmek istiyorum yaralı geçmişimin yanından.

Dünyanın öbür ucunda, unutamadığım bir Avrupa şehrine, yine Noel Arefesi’nde gitmek, bu sefer eşimin ellerini tutan ellerime gri yün eldivenler giymek, bir yudum kahve içmek, dünyayı da pembe görmek istiyorum.

Bütün bir sene ne yaşarsam yaşayım fonda Vaya Con Dios’dan Je l'aime je l'aime çalsın, içim hop hop etsin, yüzüm de hep gülsün istiyorun.

En sevdiklerim yanımda olsun, hayatımdan çıkardıklarım çıktıkları yerde dursun, bir de fındıklı kurabiyeler pişirmeye devam edeyim istiyorum.

2011 hepimizin tüm dileklerini gerçekleştirsin, yerlerine de yeni dilekler koysun istiyorum.

Malzemeler


250 gr. oda ısısında tereyağ

1 yumurta

2 yemek kaşığı nişasta
3 yemek kaşığı pudra şekeri

3.5 su bardağı un

1 paket kabartma tozu

1/2 su bardağı ince çekilmiş fındık

1 kase dövülmüş fındık


Hazırlanışı


Yumurtasının sarısı ile beyazını ayırın. Sarısını tereyağ ile yoğurun. Üzerine Nişasta, un, kabartma tozu , pudra şekeri ve ince çekilmiş fındığı ekleyip iyice yoğurun. Hamru buzdolabına kaldırıp 30 dakika kadar dinlendirin. 30 dakika sonra fırın ısısını 175 dereceye gtirin. Hamurdan vezi büyüklüğünde parçalar koparıp ellerinizle yuvarlayp önce yumurta akına sonra iri çekilmiş fındığa batırın. Fırında 20 dakika pişirin.

3 yorum:

sibel dedi ki...

yeni yıl çok ama çok güzel :)
Sibel:)

Zeynep'in Evi dedi ki...

3 yıldır yazıyormusun!
halbuki ben seni daha bir aydır okuyorum:(

Bir Porsiyon Öykü dedi ki...

Zeynepcigim, evet 3 yil bitecek bile,ben gecen gece saat 02:00 ye kadar senin blogunda gecmise gidip gidip ilk yazdigin yazıya kadar herseyi okudum:)