10.02.2012

Ne söylediğin değil nasıl söylediğin önemlidir -2

Beni merak edenlere, yazdıklarıma iyiniyet ile yorum birakanlara, okumak isteyenlere kocaman bir merhaba. Bunun disindakilere, özellikle yazıklarımı antipatik bulanlara beni okumamalarini, bana ait bu alana uğramalarını şiddetle tavsiye ederim. Zira kimseyi buraya zorla getirmiyorum, hem geleyim hem okuyayim hem de şikayet edip söyleneyim deyince ortaya acinasi bir durum çıkıyor zira. Beğenmiyorsanız okumayın bu kadar basit. Hayat çok kısa, vaktinizi antipatik bulduğunuz şeylere harcamayın. Dışarısı, kar falan çok güzel gidin tadını çıkarın.

Bu söylediklerimden olumsuz eleştirileri beğenmediğim sonucunu da çıkarabilirsiniz, onu da açıklayayım. Bir önceki yazımın başlığında da olduğu gibi bana göre ''ne söylediğimiz değil nasıl söylediğimiz'' önemlidir. Konuşmayı bilmeyenler önce konuşmayı öğrensinler, sonra olumsuz eleştri yaparlar. Öteki türlü hem kekeme hem geveze durumu ortaya çıkıyor. Konuşamıyorsan susacaksın.

Haa bir de artık bana ''Adsız'' ile yorum bırakanların yorumlarını yayınlamayacağımı duyurmak isterim. Çünkü biri bana hem ''Zeynepcigim'' diye adımla hitap edip hem de yorumunun sonuna kendi adini yazma nezaketinde bulunmuyorsa o yorumu yayınlamaya gerek duymuyorum malesef. Adını sanını söyleme cesaretinde bulunmadan saygısız yorum yapanları da bilinmeyen numaradan arayip ses dinleyen sapıklara benzetiyorum. O kişilerle de aynı ortamda bulunmak istemiyorum haliyle.

Durum fotoğraftaki gibidir. İstanbul buz pisti, hamileler evde cam kuşu durumundadır. Bol kahve, kitap, film, yemek ile geçen günler sona ersin, kendimi sokaklara atayım istemekteyim. Felaket tellalı hava durumu tahmincileri ise salı günü tekrar kar gelecek demekte, çıldırasim geliyor. Sabır sabır yaaa sabır
Devamı için tıklayın..