22.11.2013

Dostlar

Eğer yazabilen biriyseniz, her durum, her olan, her kişi size yazdırabilir. Üzülürsünüz yazarsınız, sevinirsiniz yazarsınız, özlersiniz yine yazarsınız. Bazı kişiler size küfürler yazdırır, bazıları okyanuslar denizler..

Ama hayatta fonetik diye de birşey vardır. Ettiğiniz her laf, yazdığınız her kelime bir bumarang misali dönür dolaşır ruhunuza saplanır. Nefret yazarsınız mesela, F ve R harfini yanyana okurken sanki ünlem konmuş gibi içinizi sıkıştırır. Sonra aşk yazarsınız Ş ve K harflerini birlikte okurken bütün aşk bahçelerindeki bülbüller içinizde melodiler söylerler. Ve günün sonunda da kazançlı mı kayıplı mı çıkacağınız hep bu harflerde gizlidir aslinda. Bu kadar da basittir hayat.

Bu aralar benim hayatımda hep aşkın benzeri fonetikler var. Onları çekiyorum, onları istiyorum, onları alıyorum. Nefret benzeri fonetikler olmuyor mu? Kapının önüne koyup elimin tersiyle itiyorum.

Ne zaman sabah, ne zaman akşam olduğunu anlayamayacak kadar yoğun bir koşturmaca içerisindeyim. Ve farkettim ki bu denli dolu olunca yazabiliyorum, bu denli dolu olunca üretebiliyorum.

Tanrım benim hayatıma ne güzel dostlar serpiştirmiş, hayatta bundan kıymetli birşey olabilir mi? Hafta sonu bir melek vardı evimde kahvaltıya, bu yumurtayı ona yaptım mesela. Aylar hatta belki de yıllar mı demeliyim? uzun zaman sonra bizim evde pişen bir yemeğin fotoğrafını çektim. Çünkü o melek benim evime öyle güzel bir esinti getirdi ki, işte ben bunlarla besleniyorum.

Sonra bu sabah telefonum çaldı. Hani fiziken uzak ama ruhen yanyana olduğunuz dostlarınız vardır hayatta, işte onlardan biri aradı. Eskilerden, çoook eskilerden bir insana sahip olmak, ve onu kaybetmemek için çabalamak, onu hayatında tutmak için uğraşmak işte aşkların en güzeli. Telefonu kapatında baktım ki 41 dakika sohbet etmişiz, halbuki bana 5 dakika gibi geldi. Ve yine aynı serzenişi ettim, yıllardır bir çok yazımda bahsettiğim gibi: ''Tanrım, neden en sevdiklerim hep uzakta?''

Tarif çok basit, tost ekmeğini çay bardağı ile kesiyorsunuz, muffin kalıbının dibine koyuyorsunuz, sonra onu bir iki kaşık sütle ıslatıyorsunuz. Üzerine bir iki dilim sucuk, biraz kaşar rendesi sonra hoop diye yumurtayı kırıp fırına veriyorsunuz.
Devamı için tıklayın..