8.05.2012

Az, çok az kaldı



Geçen gün bir arkadaşıma doğuma az kalması sebebi yüzünden kendi kendime duyduğum endişelerimden bahsettim. 7 Yıldır evliyim ben dedim. Bu 7 yılda o kadar özgür bir hayata alıştık ki biz. Ve birbirimizle paylaştığımız bu hayatı o kadar çok sevdik ki. Yine dünyaya gelsem, yine sadece bir kez yaşama şansım olsa hayatı, o zaman da aynı adamla bugüne kadar yaşadıklarımı yaşamak isterdim dedim. Şimdi de bu hayata biraz ondan biraz benden bir minik insan katıyoruz. Poyrazı çok seveceğimi, onunla çok güzel bir hayat yaşayacağımı biliyorum elbet ama insan yaşamadığı ya da tatmadığı duygular hakkında endişeye düşebiliyor bazen. Bencillik mi ediyorum acaba dedim. Kulağımda dilediğim bir müzik, kafamın estiği saatte evden çıkıp yorulana kadar yürüyüp telefonuma bile cevap vermediğim günleri yaşayamayacak olmak beni korkutuyor biraz dedim. Arkadaşım bana o kadar güzel bir cevap verdi ki. ''Ben de seninle aynı endişeleri hatta daha fazlasını yaşamıştım Zeynep, ama Emre doğduktan sonra ondan önceki hayatımın ne kadar renksiz, ne kadar boş ve amaçsız bir hayat olduğunu farkettim''



Gerçekten çok etkilendim. Sen nasıl bir anlamsın ki bana bir daha dünyaya gelsem yine yaşamak isteyeceğim hayattan daha da anlamlı şeyler yaşatacaksın dedim oğluma. Ben sana nasl bir aşk duyacağım, ve aşkı nasıl anlatacağım düşündükçe bile kalbim yerinden çıkacak gibi geliyor.

Diyorum ya neye, kime benzediğinin ne önemi var diye. Sesini duyduğum an doktora ''sağlıklı mı?'' diye soracağım. ''Evet'' cevabını aldıktan sonra uzun uzun ağlayacağım. Döktüğüm tüm gözyaşları senden önceki günahlara ait olacak, sensiz de mutlu olduğumu sanarak işlediğim günaha. Sonra seninle yepyeni bir hayata başlayacağım. Ruhuna dokunmaya çalışacak, aşkını tanımak için çaba göstereceğim.

Sen böyle bir şeyken, sen varsın diye ojesini bir haftadır tazeleyemediğinden şikayet eden anneyi neyliyim?

Üç mü beş mi kaldı kavuşmamıza? Çok az kaldı...

Devamı için tıklayın..