26.09.2007

Mini mini diyet kurabiyelerim


Michel Fugain’den Cest Un Beau Roman’dır benim en sevdiğim fransızca şarkı. Ben bu kadar Paris aşkına rağmen fransızca bilmiyorum, ama bugüne kadar fransızca bilen tek kişi bile bu sözleri anlayabileceğim bir dile çevirmemiştir benim için. 70 li yıllarda Avrupa’nın popüler şarkılarına Türkçe söz yazıp plak yapma popülasyonundan bu şarkı da payını almış ‘’Hani aşk herşeye kadirdi, sevenler mutlu olurdu’’ diye hislerimce orjinali ile bağlantısı olmayan sözlerle günümüzün ablalarının veyahut annelerinin zihinlerinde yer etmiştir. Bende yer eden tarafı ise Paris sokakları olmuştu.1 saatlik uçak yolculuğunun ardından yarım saate yakın tren, oradan da yine yarım saati aşan metro yolculuğundan sonra o büyülü kenti ilk gördüğümde kendimi hep aynı TV kanalında, aynı filmin aynı karesine defalarca rastlamışım gibi tanıdık ve benden hissetmiştim. Sahi bir filmin sürekli aynı sahnesine rastayıp gerisini bir türlü izleyemediğiniz olur mu hiç? Yıllarca okuduğum kitaplardan, biriktirdiğim resimlerden ve dinlediğim hikayelerden harmanladığım her ince ayrıntı eksiksiz olarak karşımda duruyor ve benim pek tabiki de zihnimin fon müziği olarak Michel Fugain’den Cest Un Beau çalıyordu. Çünkü ben senelerce bu şarkı ile kucaklaşmak istemiştim Paris ile.

Şimdi yılın en sevdiğim mevsiminin en sevmediğim bölümü olan ‘’Pastırma Yazı’’ ‘nın bilmem kaçıncı tekrarını yaşıyor ve yaşayacakken, mutfağımda üst rafların arka taraflarına kaldırdığım bütün bitki, meyve çaylarımı indirdim. Kendime ‘’Huzur’’ isimli çayı yaptım ve yazmaya başladım. Bu ev, bu oda ve ‘’ben’’ bugün bana işte o Paris’in bildik ve hakkında senelerce beklenmişlik tadını çok kez yaşatıyor. Ve ben her gün giderek daha fazla yabancılaşan ama yalnızlaşmayan hayatımda ruhuma saplanmış bütün bıçakları tek tek çıkarıp sarabildim. Bunca yazdıklarımdan ve paylaştığım iç dünyamdan ötürü hepiniz beni bıkkın, yılmış ve üzgün bir kadın gibi tasvir ettiniz zihinlerinizde. Oysa ben ruhumu içine sığdırdığım et ve kemik bedenime ek olarak taşmış birsürü bardağı içine sığdırmaya çalışan ve hayatın biraz da zamansız ve tartısız sunduğu o bardağın boş tarafını doldurmak için grileri anlatan biri oluverdim sadece. Yinede, bunca şeye rağmen, bunları okumayan kimse anlayamadı benim çocuk yüzümün arkasındakini. O yüzden her zaman bir adım avantajlı ve daha güçlü oldum kimi ruhtan.

Onca yazıdan ve onca paylaşımdan sonra, üzerime bir dondurucu sprey sıkılmış gibi ağır ve donuğum bugünlerde. Sanki o kadar şeyi ben anlatmamışım, ya da biri gelmiş beni kaldığım yere geri götürüp bugünümü durdurmuş gibi. Evet zaman durmuş ve benim için geriye doğru işliyormuş gibi.

Sevgili dostlar. Aranızda tüm bu gelgitleri yerine birkaç kilo fazlası ile savaşan varsa, pastanede gördüklerini evde de yapmaya çalışan bir delinin diyet bölümüne takılmış bir üzümlü kepekli kurabiyenin tarifini sizlerle paylaşabilirim. Huzur çayı ile mükemmel gidiyor tavsiye ederim.

Malzemeler;

2/3 çay bardağı erimiş tereyağ
2/3 çay bardağı üzüm pekmezi
1 yumurta
2 su bardağı tam buğday unu
1 su bardağı kepek
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı deniz tuzu
1 .ay bardağı kuru üzüm
Tarçın

Hazırlanışı;

1-Fırın ısısını 160 derecey getirin.
2-Tereyağ yumurta ve pekmezi çırpın.
3-Ayrı bir kapta buğday unu, kepeğin yarısı, kabartma tozu ve tuzu karıştırın.
4-Tüm malzemeleri ve kuru üzümü de karıştırıp kurabiye hamuru elde edin.
5-Şekillendiriğ kepeğe batırın.
6-160 derecde 15-20 dakika üzeri çatlayana kadar pişirin.
7-Sıcakken üzerine tarçın serpin
Devamı için tıklayın..

20.09.2007

Ayrılık İsyanı


Elimde bir kadeh şarap ile sakin bir akşamüzeri beklerken uzaklardan yağmur getiren bulutlar serin rüzgârı salıverdiler üzerime. Hem de tam da hayallerimle çatışan benliğimdeki gelgitler gibi, birden, aniden ve henüz alışamadan birinden diğerine atlayıverir gibi. Kendime koşulsuz benzettiğim poyraz en sert haliyle ayağımdaki kumlara kadar geldi sonra da bir tokat gibi yüzüme vurdu. Ve ben, yıllardan beri lodos fırtınası ile terk edişleri yaşayan ben, hiç alışık olmadığım bir biçimde en sevdiğim rüzgâr ile terk ediyorum seni. Henüz beni baştan aşağı ıslatan o büyük dalgayı göremeden, kapkara suları aydınlatan mehtapta kürek bile çekemeden ve henüz adam akıllı sarhoş bile olamadan gidiyorum. İçime doldurduğun huzuru, aynaya baktığımda gördüğüm kadını güçlendiren sesini, hiç de istemeyerek, apaçık zorla başka zevklere tercih edip beni sensizliğe mahkûm ediyorum.

Oysa ben, tam da senin sesinin en güzel çıktığı bir akşamüstü nihavent şarkısında seninle olamadığım için ilk kez bu yıl yarım hissediyorum kendimi. İlk kez bir şeyler eksik, ilacını içmeden uyuyakalan hasta insanlar kadar muhtacım oysa sana.

İçimdeki beni benden alıp, beni bensizliğe mahkûm eden şu kısacık hayatım, seni de benden ayırdı, kopardı attı yakın uzaklara. Ben gidiyorum. Aynadaki diğer yüzümü burada bırakarak, seni istemeyerek başka zevklere terk ediyorum ve yıllar sonra pişman olacağımı bilerek. Severek ayrılan esas oğlan gibi, içim kanaya kanaya, ağlayarak gidiyorum. Sen tüm güzelliğinde burada beni beklerken, sana kavuşamamanın bedelini ödemeye başlayarak gidiyorum. Gözüm arkada kalarak, tatlı poyrazı koynunda bırakıp ve ilk kez hayata isyan ederek gidiyorum.

Ben gidiyorum…

Diyet kestane püreli diyet kurabiye
Malzemeler;


1 yumurta
¼ su bardağı esmer şeker
½ su bardağı kestane püresi
½ su bardağı erimiş tereyağ
1+1/2 su bardağı tam buğday unu
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı tuz
½ su bardağı damla çikolata

Hazırlanışı;

1-Fırın ısısını 180 dereceye getirin.
2-Yağ, yumurta, şeker ve kestane püresini karıştırın.
3-Ayrı bir kapta un, kabartma tozu ve tuzu karıştırın.
4-İki karışımı birbirine yedirip kurabiye hamurunu hazırlayın.
5-En son damla çikolatayı ekleyip bir tatlı kaşığı yardımı ile tepsiye kurabiyeleri dizin.
6-15-20 dakika pembeleşene kadar pişirin.
Devamı için tıklayın..

15.09.2007

Huzurum




Bu aralar çok fazla Sezen Aksu dinliyorum. En çok da ‘’Düğün ve Cenaze’’ adlı albümünü. Sanki her ay için farklı bir kuklanın farklı bir ensturman çaldığı taş bir orkestranın eylül ayına denk gelen kemancısını dinliyormuşum ibi dinliyorum Düğün ve Cenaze orkestrasını.Çok fazla yazasım, çok şey anlatasım var, ama sıraya dizemediğim için kaçıyor çoğu zaman kelimelerim parmaklarımın ucundan. Her sabah piyango gibi çekilmiş günümü yaşamak için uyandığım evimde, her akşam çalışma masamda bazen kırılmış, bazen üzgün ama çoğu zaman şaşkın oturuyorum. Bir cümle yazsam buraya yalınca, acaba zihnimdeki beş ayrı soruya cevap olur mu?

Ben dört günü yazlıkta üç günü kışlıkta ama ofiste geçen yıllık göçebe hayatımın sonuna geldim ve yazıktan döndüm. İlk defa eriğine yetişemediğim, mehtabında nihavent ezgilerimle rakımı içtiğim, yüzmeye doyamadığım, bana verdiği huzuru kendime bile değişemeyeceğim yazlığıma kocaman incirlerin tadı, göç eden leyleklerin şarkıları bir de iş yoğunluğu yüzünden koca bir yıl beklediği lüfer avına çıkamayan eşimin buruk gözleri ile veda ettim. Bu dönemde yazlıkta anne yemekleri yediğimiz, kışlıkta da sıcaktan meyve dışında bir şey yiyemediğimiz için bana küsen mutfağımın gönlünü alma zamanı geldi. Bazen yazıklarım sıraya girip tarif bekliyor, bazense tariflerim yazı. Ama bu aralar evlendiğim zamandan beri üst üste yaşadığım talihsizliklerden dolayı tamamlayamadığım her şeyini tamamladığım güzelim evimde daha fazla vakit geçirmek, şu serin ama soğuk olmayan tatlı sonbaharın keyfini çıkarmak istiyorum. Her sene beklediğim kış kokusu geçen sene gelmeyince çok üzülmüş elimde çanta kuzeye doğru yürümeyi çok istemiştim. Ama bu sene içimden bir his o güzel kokuyu penceremden içeri alacakmışım, mutfağımdaki kurabiye kokusu ila karıştırıp içime çekecekmişim diyor. İçimde bu yaz yapamadığım tatilin aralık ayında yapacağım Paris tatili olarak ödüllendirilmesinin mi, hiç sevmediğim sıcakların sona ermesinin mi yoksa bastıran serin havaların çorba kâsesi olup parmaklarımın arasına geri döneceğinden midir bilinmez çok büyük bir kıpırtı var. Sanki Sibel Alaş dinlemişim, rüyamda gördüğüm birinden tam da ertesi gün bir haber almışım ya da dargın olduğum birini daha affetmişim gibi huzurluyum…

Ben her akşam çilingir sofrası kurulan bir evde büyüdüm. Bu yüzden aperatifler etkinliğine çok güzel rakı mezeleri ile katılmak istedim. Ama ramazan ayı gelip de geç kalınca tariflerim de başka bir yazıya ertelendi. Bu etkinlik için size iftar sofralarımızın vazgeçilmezi beyaz peyniri bu sefer değişik bir sunumunu ile hediye ediyorum.

Malzemeler;

—1 su bardağı rendelenmiş beyaz peynir
—1 çorba kaşığı süzme yoğurt
—1 çorba kaşığı zeytinyağı
—Yarım demet ince doğranmış dereotu
— Bir tuta kişniş
—Bir tutam kuru nane
—Bir tutam kuru kekik
—Tost ekmeği.
—Salatalık


Hazırlanışı;

1-Bütün malzemeleri karıştırıp peynirli harcı hazırlayın.
2-Çay bardağı ile yuvarlak kestiğiniz tost ekmeklerinin üzerine sürün
En üste salatalık ve dereotu ile süsleyin.
Devamı için tıklayın..

13.09.2007

Severim


Yağmur dolu bulutlar benim söyleyemediklerimi, poyraz benim yureğimin taaa içini anlatır. Bu kocaman adam da kalbinde yağmur bulutlarını, deli yeşil gözlerinde de poyrazı saklar. Ben bu üçünü aynı karede yakalamayı çok severim.

Sezen Aksu kulağımda, kalemim elimde, sarı kağıtlarım önümde yazı yazmayı, yazdıklarımı okurken ağlamayı, gözümün yaşını da eşime sildirmeyi severim.

Tek başıma tarihi yarımada da alışveriş yapmayı, bi dolu ıvır zıvırla eve dönmeyi, akşam da telefonda anneme anlatmayı severim.

Beni sobeleyen Burçin'i severim, sobelediğim Defne'yi, Müge'yi ve İpeği severim:))
Devamı için tıklayın..

8.09.2007

Eylülün adsız hüznü


Yaz bitti yine mevsim sonbahar demiş şair… Meyveler çiçek açtı, doğa uyandı, bahar geldi derken nasıl karşıladığımızı anlamadığımız yaz, yine içine sığdıramadığımız bir sürü heyecanla birlikte kaybolup gitti. Eylül’ün ilk zamanlarındaki huzursuzluğumuz, eksik bıraktığımız bir yazın burukluğu mudur, yoksa karşılayacağımız serin kışta içeceğimiz çorbaların hayalideki heyecan mıdır bilemedim. İşte bu yüzden de yıllardır eylül ayında hissettiklerimi adlandıramadım. Oysa şimdi hissettiklerimi yazabildiğim, yazdıklarımı da paylaşabildiğim burada biraz eylül anlatsam fena mı olur?

‘’Eylül’’ kelimesine alışana kadar ağacın arka dallarında kalıp güneşe uzanamadan yere düşmüş sarı yapraklara benzetirim kendimi. Oysa ben kızıma en çok Eylül adını koymak isterdim bir dahaki yaza kadar yanımda ilk küskünlüğümü bir tek eylül paylaşıyor diye. Çünkü ben bir eylül akşamında tüketildim, elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi terk edildim. Daha serinlememiş bir mevsimin yazdan kalma bir akşam vaktiydi her şeyin yerli yerinde olduğu Bebek sahilinde. O kocaman sarı kumlarda sırayla havalanan binlerce kuş gibi içimdeki çığlıkla da her şey havalandı uçtu gitti. Bana da geride kalanları toplamak çıktı kaderin tombala kesesinden.

Sonra üzerinden 20 koca sene geçti o Bebek akşamından. Ben ilk önce büyümeyi, büyürken de olgunlaşmayı öğrendim tıpkı bahar dallarındaki çiçekler gibi. Arada yaşadığım her şey bir her bir öykümün ayrı ayrı kelimelerini oluşturdu. Bir de bana benden bir fazla papatya daha kattı. Herkesin istisnasız sahip olduğu çok doğal şeylerin neden bende olmadığını anladıktan sonra benzerlerini koymaya çalıştım hayatıma. Her bir benzeri özü kadar acıttı beni. Sonra, 30 sene sonra bir baktım ki hayatımda o özlerden de yokmuş aslında. Geride kalan bir avuç masalmış sanki geceleri usul usul kulağıma okunan.

İşte ben bir eylül akşamından diğer eylül akşamlarına kadar umutsuzluklardan umut türetmeyi öğrendim. Bazen hüzünlü bazen huzurlu öyküler paylaşıp yemekler ikram ettim. Ama Eylül yazım da birbirine ekleyemeyeceğim kelimelerle dolu bir hüzün oluşturduğundan yazılamayan yazım olarak kaldı gitti. Bu eylül yazısı boğazımda yutamadığım bir lokma alarak havada asıldı kaldı. Zaten en sevdiğim meyve şeftali de geçecek eylül bitene kadar. Bari bir dilim şeftalili kek ile uğurlamalı bu eylülü bir dahaki seneye…

Malzemeler;

—2 su bardağı Nesfit
— 1.5 su bardağı yağsız süt
—1.5 su bardağı un
—1/4 su bardağı şeker
—1 paket kabartma tozu
—1 yumurta
—1 büyük şeftali
—2 tatlı kaşığı tarçın
—1 avuç ufalanmış ceviz

Hazırlanışı;

1-Fırınınızı 200 dereceye getirin
2- Nesfit ile sütü bir kâsede karıştırın.
3- Un, şeker, tarçın ve kabartma tozunu harmanlayın
4-Şeftaliyi doğrayıcıda püre haline getirin ve yumurta ile birlikte Nesfitli karışıma ekleyin.
5-Her iki karışımı birbirine ekleyip çırpın
6-Kek kalıbına dökün
7- Batırdığınız kürdan temiz çıkana kadar yaklaşık 20-25 dakika pişirin.
Devamı için tıklayın..