28.12.2009

Hasret

‘’Bu sene yılbaşı agacımı sizin eve mi kuracagım?’’ dedim anneme. Oyle ya ben ağaç kuracagım o gidecek nerdeyse. Hayir dedi annenm, her sene evinde ne yaşıyorsan onu yaşayacaksın, hiçbirsey aksamayacak, hicbirsey degismeyecek.. Yoksa nasil başa çıkabilirsin ki boyle bir durumla. Tek yolu doğal oldugunu kabul edebilmekte..
Her sene oldugu gibi bir şişe şarabımızı actım sevgilimle, DVD’de Frank Sinatra, hem de guzelim sesine eşlik edein goruntuleriyle...Bir an durdum, sevgilim tek tek elleriyle ağacı süslerken, ben bu ağacı kaldırırken sen kimbilir nerelerde olacaksın dedim. Gözümden iki damla yaş geldi, gormesin diye mutfağa gittim gizlice agladim geri geldim..

Sonra bayram tatili geldi, Büyük adaya gittik şairlerin şehrinde, dizelerin sokaklarına. Havada yağmur, avuçlarımda aşkım, geçmişi hayal ede ede yürüdük adanın sokaklarında. Geceleri açık havada şarabımızı yudumlarken fonda Levent Yüksel’den o en güzel şarkı: Fırtınam felaketim hasretim, yetmiyor sevişmeler yetmiyor... Aşkımı bu adama yettiremiyorum ki dedim kendi kendime, fırtına olsam, felaket olsam, hasret olsam yeter mi diye diye gözlerine baktım. Böylesine iyi bir insanın tutup da bana aşık olmasının verdiği şükrü hissettirmeye çalıştım her bakışımda.. Hissetti de...

Sonra tatil bitti evimize döndük. 2009 başından bu yana kurban bayramının son gunu evimize donecegiz, ertesi gun sevgilim asker olacak deyip durdum. Kendimi nasil şartladıysam artık evden içeri girip de valizleri yere bırakınca anladım ki ‘’o an gelmiş’’. Gunlerdir hatta aylardır, askerlik nedir ki gelir geçer, ikimize de iyi gelecek, bi zbirimizi ozlemeyi ozledik gibi zırvalıklar aldı başını gitti bir anda ve ben gerçegin ta kendisiyle o kadar keskin bir şekilde yüzleştim ki... Yatak odasına gidip annemi aradım ve dedim ki: ‘’Anne ben şimdi ne yapacagım?.....

Gunler gunleri kovaladı, sevgilim 17 gunluk asker oldu. Şimdilerde yolda dengemi kaybetmiş gibi yürüyor, sigarayi ilk biraktigim gunku gibi elimi ayagimi nereye koyacagimi bilmiyorum. O gri bulutları sevgilim göremeyecek diye seyretmiyor, duydugum bir müzikte ellerini tutamiyorum diye kötü oluyorum. Henuz 17 gundur yok yanımda ama sanki 5 aydir onu gormemiş gibi hasretim. Her telefonundan sonra buruluyor, her aksam yataga başımı koydugum zaman kendimi yarım hissediyorum. Geçen hafta evime gittigimde şarkılar soyledigi sardunyalarımızın bile boynunu buktugunu gordum, cicekler de insan özler mi?

Tüm bunlar olup biterken her sabah şükrederek uyanıyorum. Birini bu kadar sevebildigime, 7 seneden sonra birini bu kadar özleyebilecegim bir aşk yaşadıgıma şükrediyorum. Her sabah 05:30 da bana gunaydin diyen kocamın benim sesimdeki guzellik ile şarj olduguna, her gece ruyasında gorebilecek kadar bana aşık olduguna şükrediyorum.

Her sene yeni birşey diler insan yeni yıldan, ben herkes için aşk diliyorum bu yıl, herkese benim kadar güzel bir aşk...
Bu gelgitlerde yazamadigim icin beni merak eden, yorum birakan, özelden mail gonderen herkese ayrica teşekkür ediyorum. İnsanın yüzlerini bile gormedigi insanlardan dostluk alması o kadar özel ki.


Devamı için tıklayın..