16.01.2014

Bir gün olsun

Bir gün olsun. Kaygisiz olsun. Zihnimdeki tüm düşüncelerden uzak, sanki aklımın kapısını kapatmışım gibi, sadece ruhumla başbaşa olabileceğim bir gün olsun.

İçinde kahkaha olsun. Tüm sevdiklerim yanımda. Mümkünse haber kanalları ve sosyal medya uzakta olsun ki hırsın ve doyumsuzluğun insanları nasıl insanlıktan çıkardığı ile ilgili kafa yormayayım.

Masallardaki gibi bir gün olsun. O masalın içinde yeşiller maviler pembeler, insan aklı neyi hayal etmek isterse sadece o renkler olsun. Masal olsun ki gerçek dünyadan bir an olsun uzaklaşabilmenin lüksünü kendime yaşatabileyim.

Bembeyaz, kolalı keten örtülerden hazırlanmış bir sofra, o sofrada porselen anne tabakları ile kristal anneanne bardakları olsun. Masanın üzerinde bir vazo, vazonun içinde pembe beyaz ve sarı güller olsun mis gibi koksun. Sofra olsun ki bu günün ağzımda bıraktığı tadı ruhumda bıraktığı tadla birleştirebileyim, ölümsüzleştireyim.

Güneş olsun, rüzgar olsun. Gözüm sadece masmaviyi görsün, baktıkça ruhum temizlensin, içim arınsın. Güneş olsun ki olmadığında tekrar doğabileceğini bileyim, umutlanayım.

Müzik olsun, müzik hiç susmasın. Şimdiye kadar hiç duymadığım bir şarkıya kulak kesileyim, şarkının sahibinin ve öyküsünün peşine düşeyim. Müzik olsun ki kalbimin de müzikle beraber ritim değiştirdiğini hissedeyim, bedenimi müziğin kollarına bırakabileyim.

Bir gün olsun. Kaygısız olsun. Paris'te olsun. Oğlum yanımda olsun. Olsun ki gözlerime bakıp güldüğünde aşka bir kez daha inanayım.

Simsiyah bir kahvem olsun. Yanında da havuçlu kekim olsun.

Havuçlu Kek
Not: Nemli, islak ve yumuşacık kekin formulunun içine süt koymamak olduğunu bilseydim, bugüne kadar yaptıklarıma kek demezdim.

Malzemeler

4 yumurta
1.5 su bardağı toz şeker
1 su bardağı sıvıyağ
2 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tarçın
3 su bardağı rendelenmiş havuç
1 avuç kırılmış ceviz
1 avuç kuru üzüm
1 avuç küşük küp kesilmiş elma




Devamı için tıklayın..

12.01.2014

Başka türlü birşey

Ne bir gündür, ne bir saattir anlatmaya çalışacağım an. Sadece bir andır, kimbilir belki de bir kaç sefer üstüste yaşanırsa uzatılabilecek kadar kısacık. Zaman da ardarda getirdiğimiz anlardan oluşmuyor mu zaten? Ömür de bu ardarda zamanlarla yaşanmıyor mu?

Yastıkların altına saklamak isteyebileceğim kadar bana ait, kilitli kapılar ardına hapsetmek isteyebileceğim kadar kıymetli. Ve kaybetmek istemediğim için endişe duyuyorum. Kahveyle, sigarayla, çikolatayla, hatta Barış Mançoyla bile ilgisi yok, sanırım sadece sessizlikle ilgisi var. Kapalı TV'nin, uyumuş çocuğun, sessize alınmış telefonun, günlerden pazar olmasının faydası çok büyük biliyorum ama saklamak istediğim bu anı yaratan hiçbiri değil sadece benim biliyorum. Uyku gibi bir hal. Birazdan da geçecek gidecek farkındayım, ama resmetmek istedim. Çünkü böyle anlara ihtiyacım olduğunda açıp okumak ve umut dolmak için buna ihtiyacım var.

Günlerdir aklıma takılan, içimden sürekli tekrar ettiğim bir şiir var;

Başka türlü birşey benim istediğim
Ne ağaca benzer ne de buluta
Burası gibi değil gideceğim memleket
Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava

İşte bu şiirdeki o yer şu an içimde!

Biri içeride uyuyor, diğeri yanımda uyuyor. Dedim da uyku hali gibi birşey, ama ben uyanıkım!

Mutlu pazarlar



Devamı için tıklayın..

26.12.2013

Aynaya baktigimizda gulumsedigimiz bir yeni yil gelsin

Geçinmek için ne yaptığın beni ilgilendirmiyor. 
Neyi özlediğini, kalbinin arzuladığı şeye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edip edemediğini bilmek istiyorum.

Kaç yaşında olduğun beni ilgilendirmiyor.
Aşk için, hayallerin için, yaşıyor olma serüveni için, bir aptal gibi görünme riskini göze alıp almayacağını bilmek istiyorum.

Ay´ının etrafında hangi gezegenlerin döndüğü beni ilgilendirmiyor. Kederinin merkezine dokunup dokunmadığını, hayatın ihanetlerince açılıp açılmadığını, daha fazla acı korkusundan kapanıp kapanmadığını bilmek istiyorum.

Saklamaya, azaltmaya ya da düzeltmeye çalışmadan benim ya da kendi acınla oturup oturamayacağını bilmek istiyorum.
Benim ya da kendi neşenle olup olamayacağını, insan olmanın sınırlılığını hatırlamadan, bizi dikkatli ve gerçekçi olmamız için uyarmadan çılgınca dans edip coşkunun seni parmak uçlarına kadar doldurmasına izin verip vermeyeceğini bilmek istiyorum.

Bana anlattığın hikayenin doğru olup olmaması beni ilgilendirmiyor. Kendi kendine dürüst olmak için bir başkasını hayal kırıklığına uğratıp uğratamayacağını; ihanetin suçlamasına dayanıp, kendi ruhuna ihanet edip etmeyeceğini bilmek istiyorum.



Güvenebilir ve güvenilebilir olup olamayacağını bilmek istiyorum. Her gün sevimli olmasa da güzelliği görüp göremeyeceğini bilmek istiyorum. Benim ve kendi hatalarınla yaşayıp yaşayamayacağını; bir gölün kenarında durup gümüş ay´a ´EVET!´ diye bağırıp bağırmayacağını bilmek istiyorum.

Nerede yaşadığın ya da ne kadar paran olduğu beni ilgilendirmiyor. Keder ve umutsuzlukla geçen bir gecenin ardından, yorgun, bitap da olsan, çocuklar için yapılması gerekenleri yapıp yapmayacağını bilmek istiyorum. Kim olduğun, buraya nasıl geldiğin beni ilgilendirmiyor. Çekinmeden benimle ateşin ortasında durup durmayacağını bilmek istiyorum.

Nerede, kiminle, ne okuduğun beni ilgilendirmiyor. Diğer her şey bittiğinde seni ayakta tutan şeyin ne olduğunu bilmek istiyorum.

Kendinle yalnız kalıp kalamadığını ve o boş anlarda sana arkadaşlık eden kendini gerçekten sevip sevmediğini bilmek istiyorum.

Oriah Mountain Dreamer (Kanadalı bir Kızılderili)


Not: Kahve ve Keyif o kadar sevdigim bir blog ki, ne zaman post yayınlasa karsisina gecip dakikalarca seyrediyorum blogunu. Bu yazıyı da bir kac ay once koymustu, blogumda yayınlamak icin izin almistim, yeni yila kismetmis
Devamı için tıklayın..

12.12.2013

İletişim

Ne söylediğin değil nasil söylediğin önemlidir demiş bir zat, bu laf da gelmiş benim hayat felsefem olmuş. Yıllardır söyler dururum, hayat o kadar da zor değil be dostum. Gün içerisinde delirmemek için çok basit bir çözüme ihtiyaç var, birbirleriyle etkileşim içerisinde olabilecek herkesi sokaga salmadan, eline telefon vermeden bir iletişim eğitiminden geçirmeli, hatta eğitim sonunda bir sınav yapmalı, bir de ehliyet vermeli, bu ehliyeti olmayanı da eve kapatmalı! Bu kadar basit.

Uçak biletimi almışım, güzelce parasını da ödemişim, vize başvurumu da yapmışım, ama aksilik bu ya seminerim tarihi değişmiş. Pat diye hemde. Herşeyin hakkında bir hayır vardır muhakkak diyip sinirlenmiyorum. Hatta o kadar sakinim ki, Poyraz mırıl mırıl oynuyor, ben de kahve içip müzik dinliyorum. Saat 18:00, hava kararmış, evde birkaç abajur yanmış, hani bir şişe şarap açsan şiir yazarsın, ev o kadar huzur kokuyor. 

Uçak şirketini ariyorum, ve çok basit bir soru soruyorum;

-İyi akşamlar Melis Hanım, şurdan şuraya şu tarih için satın aldığım biletimin uçuş tarihini değiştirmek istiyorum, yardımcı olabilir misiniz?

Kız rezervasyon numaramı alıyor, ve biletime ulaşıyor, ardından konu dünyanın en kompex konusuymuş gibi bana bıdı bıdı nefes almadan önünde çıkan texti okumaya başlıyor.

-Biletiniz promosyon bileti olduğu için tarihinde bir değişiklik yapılamıyor, iptal de edilemiyor.

-Promosyon bilet mi? İyi de ben bunun parasını verdim ne promosyonu?

- Parasını vermiş olmanız birşey değiştirmez hanfendi (hanımefendi değil), biletiniz promosyon bir bilet.

- Melis Hanım benim promosyondan anladigim şudur, bir bilet size hediye gelir, bir çekilişte kazanırsınız, ya da bir hediye çekiniz vardır falan filan. Ben bunu web sitenizden kredi kartımla aldım, promosyon nerden çıktı şimdi?

-Yalnız siz en uygun fiyatlı bileti almışsınız bu promosyon bir bilet

Tamam şimdi anladim durumu diyorum kendi kendime, çok basit bir açıklamayı ağzından cımbızla almam gereken bir müşteri temsilcisine denk geldim. Derin bir nefes al Zeynep uzun bir konuşma seni bekliyor.

-Sevgili Melis Hanım, sizin şirket içinde kullandığınız terminoloji beni hiiiç mi hiç ilgilendirmiyor, lütfen açıklamalarınızı yaparken benim anlayabileceğim bir dilde yapabilir misiniz?

-Konu çok basit Zeynep Hanım, promosyon biletlerinde genellikle değişim yapılmamaktadir.

Tabi dedim konu basit ama ben gerizekalıyım ondan anlamıyorum.

-Melis hanım rica etsem sesinizin tonlamısına dikkat eder misiniz?

-Buyrun Zeynep Hanım sizi dinliyorum (?!!!?^+^%)

-Melis Hanım bilette hiç mi değişiklik yapılmıyor? Genllikle den kastınız nedir?

-Promosyon biletlerinde genellikle değişim yapılmamaktadir. (Sesini yukselterek)

-Ok türkçe biliyorum, tekrar tekrar aynı cümleleri tekrarlamanızın bir faydası yoktur. Ama benim genellikle den anladigim sudur. Ben mesela genellikle çay tüketirim dediğimde arada kahve de tükkettiğim anlamını çıkarabilirsiniz. Bu genellikle den kastınız nedir?

-Promosyon biletlerinde genellikle değişim yapılmamaktadir. (Sesini daha da yukselterek)

Suratına kapattım. Öneri möneri ekibini aradım direk şikayet kaydı açtırdım. Hiç üşenmedim, üşenmeyeceğim. Durduk yere iki kelime ile anlaşabilecekken beni zorlayan, bana sesini yukselten haketmediğim anlar yaşatan kimsenin pelini bırakmayacağım. Yarım saate yakın derdimi anlattım. Tabiki telefona çıkan kişi çok özür diledi beni haklı buldu falan. Fakat kaydı dinleyip performans değerlendirmesi yapan kişi bugun beni arasi ki o başka bir yazının konusu olsun. Kendisine asla ve asla tatmin olmadigimi, bu konuşmanın peşini de ölsem bırakmayacağımı söyeyip kendisi ile olan konuşmayı da yine öneri möneri gurubunu arayıp ayrıca şikayet kaydı açtırdım.

Okuyanlar bilir bir Ladurre efsanem vardir ki iki üç yıl sürmüştür, bu da öyle süreceğe benziyor.

Velhasil hayat çok basit arkadaşlar, zorlaştırmayın, yıpratmayın. İletişim kuramıyorsaniz da ya öğrenin ya da evde çeviri falan yapın boşuna sokağa çıkmayın zararsınız.



Devamı için tıklayın..