25.06.2007
Ben neredeyim?
Bizden büyüklerin ‘’Biz sizin yaşınızdayken’’ diye başlayan çocukluk anılarını dinlediğim, bizlerin de ‘’Eskiden ne çok kalabalıktık, seneler geçtikçe sayımız azalıyor, bu gidişle burası bomboş olacak, bizsiz kalacak’’ dediğimiz o yerin, ‘’bizsiz’’ kalan kısmının tam ortasında, çocuk seslerinin yükseldiği büyük duvarın badana yapılmamış, çatlamış kısmındayım.
Hafta içi günlerinin şu an yaşanan hafta sonu kalabalığından fazla olduğu evimizin bahçesinde, duyabildiğim tek ses olan dalga sesinde uyuyan annemin salıncağının yanında, çok ama çok eski zamanlarda bir rüyadayım. Arkamdaki evimizin üst katındaki en yakın arkadaşım uyanacak ve biz sahile ineceğiz birazdan. Ya da yan evimizden başka arkadaşlarımın seslerini duyacak ve yanlarına gideceğim. Belki de diğerleri sahilde toplanmış maç için bizi bekliyordur. Ama diyorum ya tek ses dalga sesi diye.
Bundan 20 sene sonra nerede ve ne yapıyor olacağım acaba diye düşündüğüm yerde, tam 20 sene sonrasındayım. Beni yıllar kadar hızlı kovalayan gücüm ya da güçsüzlüğüm de benimle birlikte hala.Yedi farklı notanın sadece yedi faktöriyel kadar farklı birleşerek oluşturduğu melodilerin, o kendince birleşmiş bilmem kaçıncı deneyiminde , hala aynı grupta, hala aynı ezgide, ilk defa eriğine yetişemediğim canım ağacımın tam da altındayım.
İçimden gitmek, görmek, yazmak ve göstermek gelirken elimden hiç bir şey gelmiyor. Elimden geldiğinde de içimden gelmiyor zaten. Hormonsal bir durum sanki, çalışsa dert, çalışmasa ayrı dert...
Hafta sonu geldiğim annemin yanından eve de dönmedim, bugün işe de gitmedim. Şimdi ben bunları yazsam, hepinizin canı sıkılacak, çocukluk anılarımı yazsam, okurken o resimdeki insanların tümüne ben kızacağım. İyisi mi ben bu sıcakta sizi kocaman bir bardak margarita ile biraz serinleteyim. Grinin beyaza ya da siyaha döndüğü o en kısa zamanda da istemesem de harıl harıl yazıyor olacağım zaten..
(Not: Tekila ve Cointreau ile yaptığım gerçek margarita tarifimi birgün vereceğim, ama bu seferlik elimizdeki malzemeler ile yaptığım tarifimi verebiliyorum size.Beni merak edenler olduğunu duyunca da çocuk gibi sevindim, etrafımda kimse kalmayacak diye inandırmıştım kendimi ,halbuki birileri varmış!)
Frambuazlı Margarita
Malzemeler;
Yarım paket dondurulmuş frambuaz
2 kalıp buz
1 bardak portakal suyu
1 bardak elma suyu
yarım limonun suyu
4 adet kesme şeker
1 bardak votka
Yapılışı;
1-Bütün malzemeyi balandere koyup en yüksek devirde 2 dakika parçalayın.
2-Taze nane yaprağı ile süsleyip servis yapın.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
10 yorum:
Canım öncelikle ellerine sağlık,
Bence sen griden beyaza geç ve bizleri de kendini de sevindir. Bak kendin de demişsin: geçecek bu haller, tecrübeler sabit bu konuda...Hepimizin böyle dönemleri oluyor. Geçenlerde benim de çıldırmış günlerimden biriydi. Kendi kendime yazıp rahatladım. Şimdi okuyunca da gülüyorum o halime. Sen de sıkıntını atlatınca arkana dönüp bakmayacaksın bile.
Güçlüsün, seni de seven bunca okurun varken elbetteki geçecek griler. Grilerden beyaz değil toz pembelere atlayacaksın hatta...
Öpüyorum
Bu aralar biz senle sürekli yorumlaştığımızdan ben tamı tamına 9 gün ara verdiğini farkedememişim. Çok olmuş ama Papatyam...
Bir daha bu kadar uzun süre masalsız bırakma bizi. Sonra uyku tutmuyor :(
bu aralar ben de gitsem uzaklara gitsem, kendimi dinlesem diyorum. kimbilir ne zaman nerede kendimi bulurum, hiç bilmiyorum.
güzel yazılarını merakla bekliyorum.
sevgiler
gorki
Sevgili komşum herbir kelimenin her bir yükleme bağlanışında ordan oraya sürüklenmekteyim...Harfler her elde böylesi bir büyü yaratamıyor. Kesinlikle kitaplaşmalısın
Hayranlıklarımla...
Sevgiler...
Merak etmez miyim hiç? Grileri birlikte tüketmek lazım. Hem de koşarcasına. Bağımlıklık yaratan o paylaşımlarından nasıl uzak kalabilirim? Sen hep yaz, ben hep buradayım :)
Sevgili Selenciğim,
Doğrı demişsin, sürekli diğer blogları okuyup yazdığım için ben de farkedememişim 9 günü, oysa ki bana 1 gün gibi geçmiş...
Sıkıntılar geçecek evet, paylaşınca bile azalıyor, dünden beri daha iyiyim,
Sevgiler,
Gezicinim,
Ofis pencerem uzun seyahatlar için kalkan gezi gemilerinin iskelesine bakıyor. Her gemi kalktığında binip gtmek istiyorum bilmediğim ülkelere, insan bilmediği ülkelerde bilmediği insanlarda kendini bulabilir mi?
Burcucuğum ne güzel yazmışsın, benim hayatımda içtenlik ne denli önemli oysa, senin gibi, senin sözerin gibi olsa ya herkes, beni beslese, ben de her gün yazsam size...
Candan sevgilerimle,
Canım Defneciğim,
Tanımadığım, yüzünü bile görmediğim insanların yazdıklarının benim umutsuzluğumu umuda çevireceini söyleseler inan inanmazdım. Sevdiklerimin bile benden kaçtığı şu günlerde, senin yanımda olmak istemen, hayata olan birsürü düşüncemi bir daha tarttırıyor bana, bir daha bir daha..
İyiki varsın..
Yorum Gönder