19.01.2011

Bakmak ve Görmek

Annem gazetenin bir köşesinde okumuş; ‘’İran sınırında genç bir adam, hergün, günde iki kez ve aynı saatlerde bisikletinin önüne ve arkasına kum koyarak İran’a gecer ve geri dönermiş. Etraftaki kimse bu adamın kumları neden karş tarafa geçirdiğini bilmezmiş. Bazen iki bisiklete kum koyar yanyana bağlar karşıya geçer tek bisikletle dönermiş, bazen tam tersi tek bisiklet gidip iki bisiklet dönermiş ama bisikletlerin önü ve arasında hep kum olurmuş. Gel zaman git zaman meraklı mahalle halkı adamı gözlemlemeye başlamışlar. Dürbünle bakmışlar, kumu karıştırıp içine bakmışlar, kumundan birer avuç çalıp içinde ne var diye incelemişler , uyuşturucudan şühelenmişler fakat hiçbirşey bulamamışlar. Adam böyle senelerce kumları karşı tarafa taşımış durmuş. Seneler sonra bisikletli adama meraklı adamlardan biri başka bir şehirde rastalmış ve sormuş, demiş ki ‘’ çok merak ettik, kumundan çaldık, seni gözlemledik ama o kumları neden karşıya taşıdığını bir türlü öğrenemedik, seneler geçti zaten üzerinden, ne olur bu merakımı giderir misin?’’. ‘’Adam gülümsemiş ve açıklamış sırrını; ‘’Ben İran’a bisiklet kaçırıyorudum, halbuki siz kumdan başka hiçbir şeye bakmadınız ki!’’



Takıldığımız birşeyler var hayatta, onlara kanalize olmuşuz deiğerlerini, asıllarını göremiyoruz. Varsa yoksa kum var bazen hayatlarımızda, oysa ki sır kumu taşıyan bisiklette farkında mısınız? Bakıyoruz hayata uyuşturulmuş bir şekilde, ama görmüyoruz. Oysaki her an bir fotoğraf karesidir hayatta, her anın içinde apayrı bir ışık, derinlik, hikaye ve perspektif vardır, oysa basamıyoruz bile çoğu zaman deklanşöre…

Bakıp görmediğimiz dostarımız tarafından inciniyoruz ya, suç onlarda mı yoksa bizim mühürlü gözlerimizde mi hiç düşündünüz mü?

İki gündür kış var İstanbul’da, hava buz, tam da akşamları kestane yiyip TV izlemelik. Ben de hergün yeni bir çorba yapıyorum soğuk evimi ısıtacak. Bu haftanın ilk çorbası bu, dumanı üzerinde, vitamin bol, tam bir kış çorbası baktığımızda, ama ya gördüklerimiz?

Sebze Çorbası

Malzemeler

1 adet kereviz
1 adet kerevizin yaprakları
2 adet havuç
1 litre su
1 litre tavuk suyu
1 yemek kaşığı yağ
1 tatlı kaşığı un
1 tatlı kaşığı salça
1 adet limon suyu
tuz

Hazırlanışı

1- Kereviz ve havucu rendeleyip 1 litre suda 10 dakika kadar haşlayın.
2- Sebzeleri süzün.
3- Bir tencerede yağ ile unu kavurun ve salça ekleyin, yavaş yavaş tavuk suyunu ekleyin ve kaynatın.
4- Ardından sebzeleri ve kereviz yapraklarını ekleyin, tuz ve limon da ekleyerek çorbayı bir iki kez kaynatıp altını kapatin.

6 yorum:

Sayın KARACA dedi ki...

Yazdığın hikaye çok anlamlı gercekten. Bir an gözlerimi açtı sanki. Taşınan kumlara değil önemden geçen bisikletlere bakmalıyım vallahi :) Çorbanda çok leziz görünüyor. Benim favorim tarhana çorbası dün yaptım içtik mesala :)

Neslihan dedi ki...

Zeynepcim yine çok güzel yazmışsın, öyle çok yazında kendimi buluyorum ki, kalemine sağlık. Bisikleti görmeyi öğrenmekte bir maharet bence umarım kaçırmıyoruzdur
Sevgilerimle

Saglıklımutfak dedi ki...

Çok güzel bir hikaye.Çorba ise şifa kaynağı. Afiyetler olsun canım

Bir Porsiyon Öykü dedi ki...

Sevgili Sayın Karaca;
Cok tesekkurler, tarhanayı da bugun yaptım ben de:)
Sevgiler,

Bir Porsiyon Öykü dedi ki...

Neslihancigim, cok tesekkur ederim, gormeyi istedikçe daha cok goruruz hep,
Sevgiler,

Bir Porsiyon Öykü dedi ki...

Hilalcigim, tesekkur ederim canim, opuyorum cok cok