12.09.2008

Ruhum

Ben bugün Barış Manço’yu özledim. Barış Manço’nun eşsiz müziklerinden oluşan yeni bir albüm yapma ihtimalini özledim., ya da onun yeni bir ülkede yepyeni maceralarını izlemeyi... Bir gün, bir gün gerçekten elimizekileri kaybettikten sonra onların değerini anladıkça kaybetmeden kıymet bilmeyi öğrenebilecek miyim, miyiz?
Her güne yeni bir maceranın benden habersiz sığdırıldığı, ve istesem de istemesem de o maceraları yaşamaya diretildiğim 2 haftanın sonunda, hep bugünü bekleyerek zorla uyandığım sabahların bitip de kucakladığım bugünün akşamında, odamdayım.

Esintilerin hava hala ne kadar sıcak olsa da ‘’sonbahar koktuğu’’ iki pencerenin arasında, burnuma gelen demlenen kahve kokusu ile Barış Manço dinliyoyorum. Aidiyet duygumu kabartan o huzurlu sesi beni nasıl da dinlendiriyor...
Yaklaşık 100 kişinin İnsan Kaynakları Yöneticiliğini yaptığım şirketimde bugün insanlara ‘’şans’’ vermenin ne kadar güzel bir duygu olduğunu bir kez bir kez bir kez daha tattım, öğrendim. Hani damla deniz için sadece bir damladır, oysa ki kendi için kendisi ne kadar da büyüktür. Kurallar, süreçler, herşeyin testlere ve ölçümlere dayandığı sistemler arasında, karar vermenin bile otomatize olduğu çağımızda, insiyatif bile bilgisayarlara, oranlara bağlandı. Ama herkesin bu kadar süreç içinde bir kanaat notu olmalı dedim, diyorum diyeceğim. Benim için verilen bir şans sadece bir şans iken kimieri için ‘’hayat’’ anlamına gelebiliyor oysa ki... Herkesin eleştirdiği birine sadece uzun uzun sarılmanın ona ne kadar iyi geleceğine inandığım için ‘’ben’’ im.

Tüm bunlar olup biterken de bir yandan, insanları hayatıma %0 yerine %100 krediyle alıp, tümüyle ‘’tüketime’’ terkettiğim bazı insanlar ise bir adımla kredilerinin hepsini tüketme yoluna gidiyorlar. Ben başkalarına bir şans verirken diğer taraftan da şansı alınan aday gibi kaliyorum çoğu zaman. Hayatın tuzunun biberinin hergün başka başka modelleştiği hayatımda da sonsuza kadar savunduğum savunacağım tek gerçeği sesim kısılırcasına, kaybetmeyi göze alırcasına haykırmaya devam etmek istiyorum: ‘’Açıksözlülük en büyük erdemdir’’

Özlemler, beklentiler, hayal kırıklıkları ve diğer duygular... Bir çosba misali karmakarışık olsalar da bugün ruhumda, ruhum şu an dinlenmede.. 2 koca gün onu şımartmamı bekliyor benden. Bu hafta sonu kendime ve mutfağıma biraz zaman ayırmak istiyorum. Hem ben bugün sigarayı bırakalı tam 2 sene olmuş ya az çok kendimi şımarttım zaten, sıra mutfağımda...

Bu sıcacık kurabiyeleri sıcacık bir arkadaşımım doğumgünü için yaptım. Bu sıralar şeker hamuru beni pek dinlendiriyor, eh sırada da birsürü doğumgünü var, bu aralar benden çok kurabiye modeli alacaksınız gibi görünüyor...

70-80 adet kurabiye için;

Malzemeler
500 gr. un
125 gr. pudra şekeri
300 gr. oda sıcaklığında tereyağ
1 adet yumurtanın beyazı
1 tutam tuz
1 paket kabartma tozu
1 çorba kaşığı kakao

Hazırlanışı

1-Tüm malzemeleri yoğurarak kurabiye hamurunu elde edin.
2-Hamuru dinlenmesi için streç filme sarıp buzdolabına kaldırın.
3- 15-20 dakika sonra hamuru dolaptan çıkarın.
4- Bu arada fırın ısısını 180 dereceye getirin.
5-Un serpilmiş bir tezgahta hamuru merdane ile 2 cm. kalınlığında açıp kalıpla kesin.
6-180 derece ısıtılmış fırında 18 dakika pişrin.
7-Soğuyunca şeker hamuru ile dilediğiniz gibi süsleyin.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Zeynep Merhaba
Bir Porsiyon Öykü'yü büyük bir keyifle okudum.Ben de 75 doğumluyum.O kadar çok benziyor ki çocukluğumuz gençliğimiz.Beni o günlere götürdün.Hüzünlendim ve mutlu oldum okurken.Emeğine,kalemine sağlık.Umarım devamı gelir.Şimdi de Tijen'in kitaplarına başladım.
Uzun zamandır ben de iş arayışı içindeyim.Sanırım şansa ihtiyacım var.O kadar zor ki iş bulmak.
Bu aralar ne kadar yapmamak için tutsam da kendimi, kurabiyelerin çok güzel görünüyor.

Adsız dedi ki...

Zeynepciğim ne güzel bir işin varmış! Dilerim ben de tam ruhuma göre bir iş bulabilirim yakında.. Kurabiyeler de çok sevimli görünüyorlar.
Sevgilerimle..

Adsız dedi ki...

[...] her zamanki kurabiye tarifim, bu sefer ilk kez şeker hamuru ile değil royal icing ile süsledim, çok daha fazla zevk [...]