12.05.2008

Oysa...


Herkes gibi benim de kaçıp gitmek istediğim zamanlar var hayatımdan, sorumluluklarımdan en çok da kendimden...Çaresi olmadığı yatıştırıcı, hafifletici alternatif tedavisi de olmayan mutluluk hastalığım ile tarfsiz mutsuzluklara sürüklediğim hayatımdan kaçıp gidesim... Mutluluğu, ait olduğu insanların mutlu olması zanneden zavallı ruhumun kaçıncı direnişi bu başı belli sonu belli oyunlara bilmiyorum.Yağmur yağdığı zaman damlalardan korunmak için açtığım şemsiye gibi, soğuktan korunmak için taktığım atkı gibi ruhuma da dur demek korumaya almak istiyorum ama öremediğim duvarlarım siper olamıyor başkalarının acılarına...


Bugün, anneler gününü sabahtan akşmaa kadar birlikte geçirdiğimiz bahçedeki o güçlü kadının yanında olmak, kendimi yenileyip korumayı öğrenene kadar da hayatın bana getireceklerine dur diyebilen annemin yanında hatta karnının içinde minik bir bebek olmak istiyorum. Ama yarın gitmek zorunda olduğum bir işim hatta mutluymuş gibi görünüp kutlamak zorunda olduğum bir doğum günüm var. Hayat eğer yüzyüze bakmak istiyor isek; birbirimize asla sırtımızı dönmememiz gerektiğini öğretmişti bana oysa... Eğer yüzyüze bakmak istiyor isek... Oysa...


Ben yine rakı şişesinde balık olmak isteyebilir miyim?

8 yorum:

Adsız dedi ki...

Ne yapalım Zeynep her zaman mutlu olamıyoruz.Bugün anneler günüydü benim ve kardeşlerim için buruk bir şekilde geçti.Ne kadar isterdik annemizin bizlerle olmasını,neler vermezdik bunun için.Hayat bazen acımasız oluyor.
Nice yıllara,doğum günün kutlu olsun.
Sevgilerimle

Adsız dedi ki...

Sevgili zeynep, tabiki şişede balık olabilirsin ama bu güzel hayatı şişe de mi geçirmeyi yoksa yaşayıp acılar ve mutlulukların tadına vararak mı tercih edersin? İnancından asla uzaklaşma.İnsana güç veren yanlız o.ve şunuda unutmayalım ki."Ayakları olmayan birini görene kadar ayakkabılarımız yok diye ağlarız " ya ayaklarımızın ve yanımızdakilerin değerini bilerek yaşayalım. Sevgiyle kal.

Adsız dedi ki...

Nedir seni bukadar mutsuzluga sürükleyen?Uzun uzun oturup düşün.Bu mutsuzlugu birinsandan alıyorsan o insanı hayatından cıkartabılecek kadar güclümüsün yoksa o mutsuzlugu dagıtabılecek kadar güçlümüsün onu keşfetmeliisn.Ve mutlaka ikisinden birini hayatından cıkaracak kadar güç toplamalısın.

Adsız dedi ki...

Orhan Veli, Oktay Rıfat, Ümit Yaşar ve diğer yazarlar, hayatımızda iz bırakan insanlar, yazdıklarından da anlaşıldığı gibi mutlu bir hayat yaşadıkları söylenemez. Eğer herkes gibi yaşasalardı ne bırakabilirlerdi arkalarında, nasıl dinleyebilirdi İstanbulu Orhan Veli gözlerini kapatıp.

ne kadarını yazabilirdik şimdiye kadar yazdıklarımızın, hayatımız tozpembe olsaydı,

acılar hayatımızın bir parçası, siper edecek duvarlarımız olmasa da
yazacak kalemimiz var...

sevgiyle kal

Adsız dedi ki...

Sevgili Zeynep,
Çok teşekkür ederim doğum günü dileğin için.
Anneler gününüz için gerçekten üzgünüm, dediğin gibi hayat bazen çok acı!

Adsız dedi ki...

Sevgili Emine,
Öğütlerin için çok teşekkür ederim, inancım hep benimle, ama rakı şişesinde sarhoş bir balık olmak işin kolayı:)

Adsız dedi ki...

Nihancığım,
Hayat bu anlattığın matematik kadar kolay aslında, ama insan bazen bu kadar analitik olcak durumlarda olmuyor inan. Muhakkak senin de hayatında olmuştur öğüt vereceğin zaman çöümlü ama yaşadığın zaman ''zor '' olan...
Yine de dediğin gibi güç toplamaya çalışıyorum, sizinle ve paylaştıklarımla, iyiki varsınız!
Sevgilerimle

Adsız dedi ki...

Sevgili İmsiz;
Bu kadar mutsuzluğa bir kitap yarattım zaten siteden takip edebildiysen, ama bir 30 sene daha istemiyorum inan bedeli Ümit Yaşar olmak olsa bile...Ben Zeynep Fidan kalayım varsın, acılar gün gün tekrarlanmasın, pişmanlıklar hergün karşımıza çıkmasın yeter...

Sevgilerimle,