15.09.2007
Huzurum
Bu aralar çok fazla Sezen Aksu dinliyorum. En çok da ‘’Düğün ve Cenaze’’ adlı albümünü. Sanki her ay için farklı bir kuklanın farklı bir ensturman çaldığı taş bir orkestranın eylül ayına denk gelen kemancısını dinliyormuşum ibi dinliyorum Düğün ve Cenaze orkestrasını.Çok fazla yazasım, çok şey anlatasım var, ama sıraya dizemediğim için kaçıyor çoğu zaman kelimelerim parmaklarımın ucundan. Her sabah piyango gibi çekilmiş günümü yaşamak için uyandığım evimde, her akşam çalışma masamda bazen kırılmış, bazen üzgün ama çoğu zaman şaşkın oturuyorum. Bir cümle yazsam buraya yalınca, acaba zihnimdeki beş ayrı soruya cevap olur mu?
Ben dört günü yazlıkta üç günü kışlıkta ama ofiste geçen yıllık göçebe hayatımın sonuna geldim ve yazıktan döndüm. İlk defa eriğine yetişemediğim, mehtabında nihavent ezgilerimle rakımı içtiğim, yüzmeye doyamadığım, bana verdiği huzuru kendime bile değişemeyeceğim yazlığıma kocaman incirlerin tadı, göç eden leyleklerin şarkıları bir de iş yoğunluğu yüzünden koca bir yıl beklediği lüfer avına çıkamayan eşimin buruk gözleri ile veda ettim. Bu dönemde yazlıkta anne yemekleri yediğimiz, kışlıkta da sıcaktan meyve dışında bir şey yiyemediğimiz için bana küsen mutfağımın gönlünü alma zamanı geldi. Bazen yazıklarım sıraya girip tarif bekliyor, bazense tariflerim yazı. Ama bu aralar evlendiğim zamandan beri üst üste yaşadığım talihsizliklerden dolayı tamamlayamadığım her şeyini tamamladığım güzelim evimde daha fazla vakit geçirmek, şu serin ama soğuk olmayan tatlı sonbaharın keyfini çıkarmak istiyorum. Her sene beklediğim kış kokusu geçen sene gelmeyince çok üzülmüş elimde çanta kuzeye doğru yürümeyi çok istemiştim. Ama bu sene içimden bir his o güzel kokuyu penceremden içeri alacakmışım, mutfağımdaki kurabiye kokusu ila karıştırıp içime çekecekmişim diyor. İçimde bu yaz yapamadığım tatilin aralık ayında yapacağım Paris tatili olarak ödüllendirilmesinin mi, hiç sevmediğim sıcakların sona ermesinin mi yoksa bastıran serin havaların çorba kâsesi olup parmaklarımın arasına geri döneceğinden midir bilinmez çok büyük bir kıpırtı var. Sanki Sibel Alaş dinlemişim, rüyamda gördüğüm birinden tam da ertesi gün bir haber almışım ya da dargın olduğum birini daha affetmişim gibi huzurluyum…
Ben her akşam çilingir sofrası kurulan bir evde büyüdüm. Bu yüzden aperatifler etkinliğine çok güzel rakı mezeleri ile katılmak istedim. Ama ramazan ayı gelip de geç kalınca tariflerim de başka bir yazıya ertelendi. Bu etkinlik için size iftar sofralarımızın vazgeçilmezi beyaz peyniri bu sefer değişik bir sunumunu ile hediye ediyorum.
Malzemeler;
—1 su bardağı rendelenmiş beyaz peynir
—1 çorba kaşığı süzme yoğurt
—1 çorba kaşığı zeytinyağı
—Yarım demet ince doğranmış dereotu
— Bir tuta kişniş
—Bir tutam kuru nane
—Bir tutam kuru kekik
—Tost ekmeği.
—Salatalık
Hazırlanışı;
1-Bütün malzemeleri karıştırıp peynirli harcı hazırlayın.
2-Çay bardağı ile yuvarlak kestiğiniz tost ekmeklerinin üzerine sürün
En üste salatalık ve dereotu ile süsleyin.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
10 yorum:
Ben de resimdeki gibi bir huzur istiyorum Papatya, var mı fazla?
Tijenciğim,
Kendim üretemediğim huzurumu çoğu zaman senin resimlerinde ve yazılarında buluyorum ben, ama sende niye huzur yok...
Evet evet mutfağın ve bizim de gönlümüzü almanın vakti geldi Papatya'cığım. :))
Harika olmuş.
Sevgiler,
Burçinciğim inşallah:)
bu yazıyla ruhumun neden hüzünlü olduğunu buldum aslında.biten bişeylere duyduğum garip özlemden kaynaklanıomuş meğer.yaz bitti ve biz mevsim dönümündeyiz.sonbahara güüm diye girerken içimdeki huzur hüzünlü olmamı engelleyemedi bi türlü:(
papatya kadar mutluluk verici bi hayat diliyorum size...
Sevgil Piqi çok teşekkr ederim, papatyaların huzuru mutluluğu hepimizin hayatında hep varolsun:)
cok dokunakli cok dokundu
Sevgili Nino,
Dokunmadın ama bak huzurluyum dedim ben, sen de sonbaharın yaşattıklarında huzurunu bul..
Gecenin 2 buçuğunda karnım acıktı bak şimdi, o kadar güzel görünüyor ki ekmekçikler..
Sevdiklerinle beraber nice güzel bayramlara..
Kurban bayramın mübarek olsun.
Yorum Gönder