
Sürgün verirdim senin yüreğinde
Körpe bir güldüm elinde
Kopardın çok zamansız
Evcil değildim ben
Soldum ergenken
Veren Allah alır
Gülün hatırı kalır
Artık erkeğim değilsin
Başka kadının var
Ayak seslerini, sık nefeslerini
Akşam ayıp heveslerini
Bazen ağzımda bulurum
Dudak izlerini
Oysa sen benim hakkım değilsin
Başımda göçebe kuşlar
Yalandı aslında suçlar
Sana göre değildim, çok kısa sevindim
Dilsiz bu taşlar
Yalandı aslında bütün suçlar
Bazı sabahlar dilime bir şarkı takılmış şekilde uyanırım. Sebebini hiç bilmedim ve ruh halimle hiç alakası olmayan bu şarkılar bir tekerleme gibi öğlen hatta bazen akşamüzerine kadar aklımın bir köşesinde tekrar eder durur. Yaptığım işe olan konsantrasyonumu kaybettiğim ama sabahki şarkıyı hala söyler bulurum kendimi. Bunu alt- üst beyin, bilinçaltı gibi şeylerle açıklıyorlar muhakkak ama işin bilimsel yönünden çok sanatsal yönü ilgimi çekiyor benim.
Saatin öğlene yaklaştığı şu dakikalarda bu şarkı hala dilimdeyken içinde bulunduğu ruh halini bu kadar mükemmel bir şekilde kelimelere dökebilen bu kadın benim aklımı fikrimi ve hayret sınırlarımı her zamanki gibi yine yerinden oynatıyor. Hemen her şarkısında benim anlatmaya çalıştığım ama hep tıkandığım bütün düğümleri kolayca açıp birbirine bağlayan dizeleriyle bu kadar da olmaz dedirten bu kadını bizim milletçe değil tüm dünya insanları olarak yüksek bir tahta oturtup her sabah önünde sayı duruşları falan yapmamız gerekiyor ya. Biz ancak Çeşme’de yediği yemekle onu gündeme getirebilen bir milletiz. Hâlbuki bir durum karşısında dile getirdikleri aynı durum karşısındaki milyonların ortak dili olabilen bir kadın için söylenecek şeyimiz bu kadar az m?
Ben de sabahtan beri düşünüyorum, nasıl yaşanmışlıklardır bir kadına bunları yazdıran. Küçücük savunmasız yüreğindeki yıkım kaç yıl daha ayakta tutmuştur onu ki bugüne gelebilmiştir başka dizelerle? Aldatılmış mıdır yoksa hayat mı ayırmıştır onu erkeğinden ki başka kadınınıdır artık erkeği? Sanki bugün olsa nokta koyabilecekken sadece kendi deyimiyle körpe olduğu için virgül konulmuş bir aşkın kadınıdır. Geçmişten kalan sadece acı ve üzeri sarılmış fakat hala kanayan bir yaranın sızısıdır. Sanki cumbalı bir evde yeşil kafeslerin ardında camda oturur da bu şarkıyı söyleyip ağlar akşamüstleri usul usul. Bu hikâyeye şahit olmuş herkese güçlü görünür de bir kendiyle baş başa kaldığında yıkılır hayata, çaresizliğine. Aşk acıdan başka bir şey değildir onun kendi deyimiyle körpe yüreğinde. Daha başka aşklar ve o aşkların acılarını yaşasa da bu küçük kadın hala her gece ayak seslerini, sık nefeslerini nasıl duyar bu adamın? Ve kendi kendi ile baş başa kalıp kimseye hesap vermemesi, utanmaması gereken o en özel anlarında bile dudak izlerinin hala nasıl hakkı olmadığına inanır bu küçük masum kadın? Bu kadar mı dürüst bir aşıktır?
Ben şükür ki sevdiğim adamla evliyim, yani erkeğim hala benim erkeğim. Buna rağmen sabah sabah bu kadın beni bu kadar etkiledi ya, erkeğini kaybeden kadınları ne kadar etkiler bilemiyorum… Ama ona âşıkken onu kaybetseydim acımı bu kadar güzel anlatabilir miydim onu da sanmıyorum. Fakat benim başka acılarımı tam da anlatamadığım gibi anlatan, bu dizeleri de hayranı olduğum Goran Bregovic’in eşiz Balkan müziği ile kusursuz birleştirip beni büyüleyen bu kadının dizelerinin önünde saygı ile eğiliyorum. Ve iyi ki bu kusursuzluğu kendi kalemimce ve meyve parçalı likörlü kek ile sizlerle paylaşabiliyorum.
Malzemeler;
1 Su bardağı kuru üzüm
½ Su bardağı 1 cm küpler şeklinde doğranmış kuru kayısı
½ Su bardağı 1 cm küpler şeklinde doğranmış kuru incir
½ su bardağı portakal likörü
8 yemek kaşığı oda sıcaklığında tereyağı
½ su bardağı esmer şeker
3 büyük yumurta
3 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
1 tatlı kaşığı tarçın
1 tatlı kaşığı yenibahar
1 tatlı kaşığı zencefil
1 su bardağı soğuk süt
Hazırlanışı;
1-Kuru meyveler ile likörü bir kaba koyun.
2-Tereyağı ile şekeri mikser ile iyice çırpın.
3-Yumurtaları teker teker ekleyip çırpmaya devam edin.
4-Ayrı bir kapta kuru malzemelerin tümünü; un, kabartma tozu, vanilya, tarçın, yenibahar ve zencefili elekten geçirip iyice karıştırın.
5-Kuru malzemelere tereyağı-şeker-yumurta karışımını ekleyip çırpın.
6-Sütü de azar zar ekleyip kek hamurunu elde edin.
7-En son meyveleri ekleyip karıştırın.
8-Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 50–55 dakika pişirin.
Not: Tarifin orijinalinde;
1-Likör değil konyak vardı
2- Kuru incir değil hurma vardı
3-Pişirme işlemi fırında değil ocakta, benmari usulü 3,5 saatte gerçekleşiyordu.
Devamı için tıklayın..