30.07.2007
Mutfakta annem
Her sene Haziran Temmuz ve Ağustos aylarında 1 er haftayı annemle birlikte geçiririz. Ben işten izin alıp yazlığa, annemin yanına giderim. Haziran ayındaki birliktelik annemin daha yazlığa yeni yerleşmesindeki telaşın aidiyet duygusu ile birleşmesinden ötürü yavan, ağustos ayındaki ise geri dönüşün yaklaşmasından ötürü huzursuz geçtiğinden en çok keyfi temmuz ayındaki tatilimizden alırız.
Birlikte geçirdiğimiz bu on günde gündüzlerimiz uzun kahvaltılara eklenen ikinci kahvelerle bitmesini istemediğim sohbetler eşliğinde başlar. Güneşin tehlikeli saatlerinin son bulması ile yüzme, akşamüzeri banyosundan sonra hafif birer içki ve gece de ruh halimize göre çaldığımız müzikler ile son bulur. Havanın kapalı olduğu zamanlarda yaptığımız gezintiler, uzun zamandır görmediğimiz dostlarımıza ziyaretlerimiz, bazen hiçbir şey yapmadan sadece kitap okuyarak akıttığımız sakin zaman. Ama bunların hiçbiri şey anneme mutfağa girip börek ve kısır yapmamızdan daha çok keyif veremedi bana. Evliyken ya da bekârken, annem mutfakta iken onu izlemenin bana verdiği huzur hiç değişmedi. Boyum tezgâha yetişmiyor diye taburenin üzerine çıkarak annemin yıkadığı bulaşığa yardım etmeye çalıştığım günlerden tutun da, dün, bugün mutfakta sadece domates bile kesse, annemi izlemek bana tarifi çok güç duygular yaşatıyor. Annemin böreği, üzümlü kurabiyesi, yumurtalı ekmeği, hatta ekmek arasına koyduğu peyniri… Mutfakta annem…
Dün, yani tam da temmuz ayı içerisinde, hayatın bu sene annemle vakit geçirmeme izin vermediği günlerin, su gibi akıp da beni yine karmakarışık günlere sürüklediği akşamüzeri vakitlerinde, mutfakta annemi gördükten sonra, bu vakitleri yazmak istedim. Burnuma annemin üzeri nar gibi kızaran böreğinin kokusu geldiğinde gözlerim tam da fırına dikilmiş düşüncelerimi birbiri ile pekiştiriyordu. Bu aralar anneme ne zaman baksam, akıp giden zamanın getirdiklerinin sadece ve sadece ikimizin vaktinden çaldığını düşünüyor ve paniğe kapılıyorum. Belki yıllardır onunla geçirmeye alışık olduğum haftaları geçiremediğim için, belki de ben bu aralar çok stresli olduğum için bilinmez… Ama kendimle baş başa kalamayışım, her bir dakika bir şeyler çözmek zorunda oluşum ve belki de sona yaklaşmanın verdiği insani gevşeme bana bu özel duyguları kaleme döktürmeye, o nar gibi kızaran böreği görebilecek kadar güzel anlatımlar sunmaya izin vermiyor.
Saatlerce yüzdükten sonra gölgede ve kumların üzerinde uyuyakalmak isteyen yorgun tatilciler gibiyim. O yüzden bu fırında yaptığım karidesi, bu sefer anlatmadan sunabiliyorum size,
Malzemeler,
Yarım kilo dondurulmuş karides
1 litre kaynamış su
2 adet domates
1 adet orta boy soğan
2 yemek kaşığı erimiş tereyağı
Pul biber
4 yemek kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri
Hazırlanışı;
1-Fırının ısısını 170 dereceye getirin.
2-Kaynamış suya karidesleri atıp 2 dakika haşlayın. Ardından karidesleri bir kevgir yardımı ile sularını iyice süzdürüp sudan alın.
3–2 adet güveç kabına yemeklik doğramış soğan, küp doğranmış domates ekleyin.
4-Karidesleri üzerine dizin.
5-Pul biber, eritilmiş tereyağı ve tuz ekleyin ve üzerini folyo ile kapatın
6–170 derecede 20 dakika pişirin.
7-Folyoyu açıp, rendelenmiş kaşarları ekleyip 10 dakika daha pişirin.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
14 yorum:
Çok mu içime dokundun , yoksa hepimizin gerçeklerini mi itiraf ettin bilmiyorum ama bu yazını okurken içim burkuldu.Neden bu kadar acıya yönlendin hiç bilmiyorum sevgili papatya ama yazın hüzün kokuyor..Bence akıp giden zamana hiç kızma , ona hükmetmek senin elinde..Kaybetmekten korkma , ona sahip olabildiğin ve hala keyifle seyredebildiğin için şükret..Zira ben annemi hiç mutfakta seyredemedim , yaptığı böreğin kokusunu hiç hatırlamıyorum..sadece aklımda kalan 1-2 ufak hatıra ile avunmak zorundayım..
Acılarını ona yansıtma , çünkü unutmaki senden daha çok üzülecek tek insan annen..
Anacığınla mutfağınızdan mutluluk hiç eksik olmasın..Sevgiler
Ah dağladın bizi yine papatyam ahhh..
Sevgiler...
Amerika'da yasayip annesinden ayri olan biri olarak anlattiklariniza cok ozendim:(
Sahi ne kadar da zevklidir annelerimizle yapilan kahvaltilar,onlarla edilen sohbetler. Annelerine yakin oturanlar bunun kiymetini bilsinler lutfen:)
Papatya'cığım sen çok şanslısın bence. Senede 1 ayı dolu dolu annenle birlikte geçirebiliyorsun. Ben aynı semtte olduğum halde günlük koşturmaca, telaş, çocuklar, iş vb. sebeplerden -ki geçerli sebep midir bilemiyorum- annemi haftada toplasan 1 saat ancak görebiliyorum. Ama fazla göremesem de orda olduğunu, sağlıklı olduğunu, istediğimde gidip görebileceğimi bilmek bile huzur veriyor. Bazen senin düşündüğünü ben de düşünüyorum içim acıyor. Annemi bir daha hiç göremeyeceğim günün gelmesi düşüncesi çok çok acı. Nasıl dayanılır onu da bilmiyorum :((
sevgili papatya,
yine biryerlerde bir nokta sızladı yazını okurken.. annem annem diyip durdum ben de. onun elinden çıkan herşey benim gözümde en kıymetlidir, bence hiçkimse salatayı bile annem gibi yapamaz. ben de aynı şehirde ve yakın semtlerde sayılırım ama annemi özliyorum hep. keşke her zaman annemizle birlikte olabilsek..
sen de lütfen o kısıtlı zamanların keyfini çıkarmaya bak, olur mu?
anne babalarımızla nice sağlıklı günlere, hep birlikte...
sevgiler
gorki
Yine bana unuttuğum bir sürü şeyi hatırlattın Papatya. Bu yüzden çok seviyorum yazılarını
Sevgili pastaarda,
Neden açıya yönleneyim sevgili arkadaşım, aksine elimizde bulunan ama koşuşturmacadan değerini bilemediğimiz şeyleri hatırlatmaya, yaşatmaya çalışıyorum. Annem hep benim pozitif yanım, neşeli tarafım olmuştur, annemi mutfakta görmek bana tarifi olmayan bir huzur verirken, sadece hayattaki başka birtakım sorumluluklar yüzünden onu daha fazla mutfakta göremediğime hayırlanıyorum.
Seninde Arda'nla mutluluğunuz daim olsun,
Sevgiler,
Sevgili Burcu öpüyorum seni:)
Sevgili isimsiz,
Çok haklısın, uzak kalınan annelerin kokusu daha bir başka mı oluyor ne:))
Burçinciğim,
Anneni bir daha göremeyeceğin düşüncesinden çok anneni şu an nasıl görebileceğinin planını yap. Bu akşam işten çık onun mutfağına git, seyret, bol bol resmini çek canım arkadaşım,
Sevgiler,
Gorkiciğim,
Çok haklısın, ben de senin yazını okuyunca daha 2 gun once gordugum annemi yine özleyiverdim,
Nihancığım, çok sevindim böyle düşündüğüne, senin yazıların da hep benim aklımda olan ama kelimelere dökemediğim duygularım oluyor, iyiki varsın..
Sevgiler,
Papatyacım benim de kalbimin en derinlerine işledi yazdıkların.. Anneye düşkünlük bambaşka bir şey değil mi?
Ben daha nişanlıyım, yani evlenip ailemden ayrılmaya biraz daha var ama işte bu anneden uzak kalma olayı düşündürüyor insanı (ben biraz da fazlaca anakuzusuyum sanırım:)). Ama hayatın düzeni böyle. Önemli olan senin de dediğin gibi birlikte olunan her anın tadını doyasıya çıkarmak.
Sevgilerimle:)..
aslı
Papatyacığım,
Annelerin yerini kimse tutamaz; onlar her yerde şahane - mutfakta, salonda, banyoda, sokakta... Keşke bizler de onlar gibi anneler olabilsek. Bazen kıymetlerini bilmiyoruz ama yanyana olamasak da birbirimizi sevdiğimizi hissedebilmek güzel. Ben de bu haftasonu annemin yanına gidiyorum. Çok mutluyum çoook :)
Aslıcığım,
Ben evlendikten sonra annemi evlenmeden önceki kadar seviyor, özlüyor ve ihtiyaç duyuyorum, ama evlendikten sonra insanın üzerine yüklenen sorumluluk ile anneye bakışı değişiyor insanın, sen bu zamanlarının bol bol kıymetini bil:))
Selenciğim,
Ben de bu hafta sonu gidemiyorum anneme, sana annenle bol keyifli zamanlar ve sohbetler dilerim arkadaşım,
Sevgiler
Yorum Gönder