7.09.2009

Hatıra















Henüz Eylül’ün başıyken ve yaza doğru dürüst veda bile edememişken, taksiden apartmana yürüme mesafesinde sırılsıklam olmanın tek avuntusudur yazmak. Her sene, bıkmadan usanmadan her sene yapılan ‘’bu yaz ne çabuk geçti’’ sohbetinin en iyi ilacıdır. Oradan buraya koştuturken not alamadığımızın, ve sırf bu yüzden hayyatta güzel olan bir sürü anıyı, anı unuttuğumuzun farkında mısınız? İşte bu pişmanlığa en iyi gelen çaredir yazmak.

Tam beş senedir, iki üç ayda bir saatlik vuslatlara mecbur kalan hasretimizi, bu sene doyasıya 1 tam güne yaymışken, akşam üzeri eve dönerken arabadan markette indiğimizde konuşmuştuk bizi ne çok özlediğimizi... Biz kuzen dedim, biz bundan beş sene evvel bu kadar birbirimizi özleyeceğimizi bilmiyorduk ya hani, belki de beş sene sonrasının kaderinde birlikte bir hayat paylaşmak vardır ne dersin? Mesela dedim, seninle aynı apartmanda oturuğumuz, telefon, internet ve camdan yukarı bağırmaların yeterli olmadığı zamanlarda, ayağıma terliklerimi geçirip iki kat yukarı çıkıp kapıyı vurur yanına gelirdim ya gecenin bir yarısı sıkıldığımda. İşte o bir rüyaydı hakikaten, ben tekrar o deni büyük bir rüya hayal etmiyorum da, hani seninle aynı sitede, ayni mahellede, onu da geç aynı semtte otursak hani. Arabaya binip sana gelmek beş dakika sürse de ben sırf spor olsun diye yürüsem sana gelirken. Şu markete uğrayıp aynı bu akşam olduğu gibi dört tane bira alsam da şişeleri sallayarak sana gelsem, gelmeden az evvel de telefon açsam müsait misin diye. Ne hafta sonu, ne bayram tatili ne yeni yıl bayramları olmasın bizim sohbetlerimizin bahanesi. Ertesi gün işe gidecek olsak da ben saate baksam eve geri dönmek için. Sen kötü bir gün geçirmiş olsan ofiste onu konuşşak sıradan şeylerden hiç konuşamadığımız yıllara inat. Sonra ben kalksam evime dönsem de sen eskiden olduğu gibi ben eve varana kadar br şarkı bestelesen de kaydetsen, sonra sabahlara kadar ona söz yazmaya çalışşak nasıl olur dedim. Belki bir gün olur be kuzen dedin, inanarak, imrenerek..

Ne çok şeyin hayalini kuruyor insan. Çalışmamayı, upuzun tatilleri, sessizliği, daha zayıf olmayı, ya da ne bileyim aklından geçen bütün kitapları okumuş olmayı... Fakat yağmur ve sonbaharla birleşen bir Pazartesi sendromunu atlatmanın tek yolu yapayalnız evde, yanmış mumların arasında eski bir Sezen şarkısı ile yazı yazmak, bir dost hayali kurmak olmamalı. Belki yollarından biri olmalı ama tek yolu değil...

Çook eskilerden bu makarna, haftalar haftalar evvel dört tane bira alıp geldiğimiz evimde biraya eşlik eden bir tarif, şimdi yazarken bile ne güzel akşammış dediğim akşamdan. Koşturmaktan tekrarının nasil da hayalini kurduğumu yazamadığım akşamdan. Bu akşamlardan onlarcası yüzlercesi olsun, ben hep yazayım istiyorum. Gerçek olur mu bu hayalim?

Yaz bitiyor, sonbahar en sevdiğim mevsim.... Kızımın adı bahar mı olsun eylül mü karar veremediğim kadar çok sevdiğim mevsim... Bir sürü yemek fotografı var size anlatmak istedigim, ama her biri tehlikeli melankolik yazılara gebedir söylemedi demeyin!

Fırında domatesli fesleğeni makarna
1 paket makarna
1 demet fesleğen
5 adet domates
1 çar bardağı süt
1 çay bardağı kaşar peyniri rendesi
Zeytinyağ, tuz, tane karabiber

Hazırlanışı
•Makarnayı haşlayıp süzün
•Rendelenmiş domates, ince kıyılmış fesleğen, süt, zeytinyağ ve tuz ile karıştırıp fırın tepsisine yayın,
•Üzerine kaşar peyniri rendesi ile tane karabiber serpin
•175 derecede 30-35 dakika pişirin.

5 yorum:

Unknown dedi ki...

Kelimelerle hislerimi anlatmak cok zor benim icin...

Senden, sizden uzak kaldikca sanki gögsümde bir balon varmis da onu birileri sisiriyormus ve o da benim yuregimi daraltiyormus gibi hissediyorum her seferinde. Bu yaziyi okuyunca sanki 3-4 aylik özlemim birikmis gibi sisti, kocaman oldu o balon sanki diyim de sen anla kuzenim..

Seni cok seviyorum !

kristalkelebek(aslı) dedi ki...

Papatyam yine ne güzel yazmışsın, ne güzel anlatmışsın iki kuzenin birbirine sevgisini, özlemini..
Benim hayatım da hayal kurmayla geçiyor çoğu zaman; seçtiğim ve seçmediğim her yolun nereye varacağını hayal ediyorum kimi kez. Her an olmak istediğim başka bir yer başka bir zaman var zaten:). Sonbahar sanki daha fazla hayal kurduruyor insana..
Hayat insanı sevdiklerinden uzak kılabiliyor, özlemlerle geçiyor çoğu zaman ömrümüz ama sonucunda buluşacak olmanın sevinci bütün zorluklarını da katlanılır yapıyor hasretlerin. Hayat böyle işte, her yönüyle, her yüzüyle yine de çok güzel...Sonbahar; o da çok güzel:)..
Sevgiyle kal Papatyacım;)..
aslı

Unknown dedi ki...

Hayal et kuzen, o balonun hiç şişeyeceği gunleri...

Unknown dedi ki...

Aslıcıgım ''Raslantı'nın Boylesi'' filmi gibi ben de cogu zaman dusunurum surada su kararı vermeseydim hayat nasil olurdu diye...

Adsız dedi ki...

merhaba

ben bu başlıktan çok etkilendim HATIRA

geçmişimde ne güzel hatıralar var onları anlattıkca çok zevk alıyorum. her şeyi geriye alıp yeniden başlamak isterdim.
HATIRA

çoçukluğun geçtiği o günlere geri dönmek ve hayatımı yeniden şekillendirmek
HATIRA

her şey genede çok güzeldi...