22.03.2008

Ratotouille

Bazen sırf sorunluluktan giriyorum mutfağa, sadece karnımı doyurmak üzere yemek yapmak için, bazense mutfağa girişim bir şölen oluyor benim için. Eğer gündüz giriyor isem mutfağa laptopumu da alıp hemen itunes’umdan güzel bir playlist hazırlıyorum kendime. Çoğu enerjik, hatta ara sıra yemeği bırakıp da dans ettirecek cinsden. Eğer akşam ise de buzdolabımın üzerindeki minik radyodan çoğunlukla Joy FM’i eğer mutsuz isem de Melon Şapka’yı açıp kendimi 2-3 saatliğine kaybediyorum mutfağımda. Bazen umutsuz, bazense yalnız hisseder ya insan kendini hayatta, belki de bu noktada üretmek bana iyi geliyor bilmiyorum, ama önce kileri,ardından buzdolabını açıp varolan malzemelerden birşeyler uydurmak, pişirmek ve fotoğrafamak her aşaması ayrı keyif veren bir süreç benim için. Ben mutfağımı çok seviyorum, aynı evlenmeden önce annemin mutfağını, en yakın arkadaşımın mutfağını sevdiğim gibi.

Fakat hayatımızda 3-4 aydır süregiden olağanüstü bir yoğunluktan ötürü hayatımdaki mutfak-yemek dengesini nasıl olduysa bozuverdim. Pazar günü mutfağa girip birsürü yemek pişirdikten sonra takip eden hafta içi, fazla çalışma, toplantı, yemek organizasyonları gibi sebeplerle bu güzelim yemekleri hafta sonunda çöpe göndermek zorunda kaldığımda, bu duruma üzüntümden ertesi hafta yemek pişirmediğimde de saat 7 de eve gelip dışarıdan yemek sipariş eden bir çift haline gelmiştik. Bu süreci yine de evde yemek yiyeceğim diye sonlandırmakda inat edince de eve gelince hazırlayabileceğim türden yarı hazır yemek cinsi alışverişlerde eşime de bana da üçer beşer kilo olarak geri döndü. Sonunda aylar sonra diyetisyenimize yaptığımız kısa ziyaretin hüsranla bten sonucundan sonra ne olursa olsun evde yemek pişirip akşam yemeklerini evde yemeye karar verdik. Zaten blogdaki son dönem tariflerine bakınca da durum kek kurabiye tarifleri ise o kadar net açıklanıyor ki...

Efendim marketten alışveriş yaptım. Oturduğumuz semtte o kadar güzel bir alışveriş merkezi açtılar ki, insan alışveriş etmeden duramıyor. Küçük bir şehri andıran mimaride çok güzel bir bahçesi olan kahve dükkanından kahvemizi alıp, hemen yanındaki kitapçıda kitapları incelerken büyük deri koltuklara oturup kahvemizi yudumluyoruz. Ardından alışverişe geçip süslü manavında kendimizi kaybediyor, bir an once eve gelip torbaları rutin bir şekilde bölüşüp yerleştiriyoruz. Ben de tamam dedim kendime, işte sana süslü püslü manav, seç beğen al pişir...


Süper lezzetli bir orta boy karnabahar, fırında mücver yapmak için iri iri kabaklar, ve canım çok çektiği için de patlıcan aldım. Biz 5 yıl evvel tanıştığımızdan bu yana eşimle aynı ofiste çalışıyorduk, geçen hafta bir derin nefes ile yaptığım istifa ve geçtiğim yeni işim ile şimdi eve eşimden ayrı gelmek, onu beklemek o kadar tuhaf geliyor ki. İşte buna da tamam dedim, al sana boşluk al sana dolduracak uğraş. Hemen karnabaharı ayıkladım acılı kıymalı bir karnabahar yemeği yapmak için. Fakat benim ana haber sevdam yemeği öyle bir unutturdu ki, kapağını açtığımda karnabahar çorbası ile karşı karşıya kaldım. Üzme kendini Zeynep, eşin birazdan gelecek, şimdi ona bir ıspanak yapsan kapıda nasıl da boynuma atlar... E ben ıspanak almadım ki derken buzlukta B planı ihitacı duyduğumda kullanmak üzere beni bekleyen dondurulmuş sebzelerim aklıma geldi. Soğanaı kavur, ıspanağı ekle pirinç nerede derken kapı çaldı. Eşmin anlattıklarını dinlerken televizyonda yemeği yakan bir kadın görüp ona az evvel karnabaharı nasıl heba ettiğimi anlatayım derkeeen... Ispanak da doooğru çöpe.. Ay ağlayacağım vallahi, tam da yine evde yemek yapacağım derken ne bu terslik yahu. Ama bıkmadan, usanmadan, yılmadan, aynı Ratotouille gibi azmimi devam ettirdim. Siz patlıcanlar derhal buzdolabından dışarı! E yemek bittikten sonra da bana yardım eden ekip ile birlikte fotoğraflamak gerekiyordu. Karşınızda Zeynep Fidan, Bir Porsiyon Öykü isimli mutfağı ve eşsiz ekibi...


Malzemeler

4 adet patlıcan

4 adet orta boy patates

1 adet orta boy soğan

1 yeek kaşığı salça

1 adet orta boy domates

1 yemek kaşığı salça

3 yemek kaşığı zeytiyağ

2 su bardağı sıcak su

Tuz

Karabiber


Hazırlanışı


Zeytnyağında soğanları pembeleşinceye kadar kavurun. Ardından saçayı da ekleyin ve kavurmaya devam edin. 1 Adet domatesi de ekleyip karıştırın. Küp kestiğiniz patatesleri ve 1 su bardağı sıcak suyu ekleyip 5 dakika pişirin. Ardından alaca soyduğunuz patlıcanları küp kesip tuzlu suda acısını çıkartın. Patlıcanları ve kalan 1 bardak sıcak suyu ekleyin. En son tuz ve karabiberi de ekleyip patatesler pişene kadar yaklaşık 15-20 dakika pişirin.

19 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu ne sabir Zeynep. Ben karnabahardan sonra coktan telefona sarilip siparisi vermis olurdum. Ama mutfak da sabir ister degil mi? Gerci benim mutfak sabrim ev nufusunun her birine ayri yemek pisirmekten (hergun) tukendi ama yerine gelmesini sabirsizlikla! bekliyorum.

Adsız dedi ki...

Ben deri koltuklarda kahve yudumlamada kaldım:)))Yemekte nefis ellerine sağlık

Adsız dedi ki...

Nihancığım sabır değil inat:) Yoksa hiiiç sabırlı değilimdir ama inat söz konusu ise canımı verene kadar:)

Ayşeciğim hakikaten takılıp kalaca kadar rahat o deri koltuklar..

Adsız dedi ki...

Sevgili Zeynep
Bazen insanın çok isteyerek yaptığı bir şey ters gidebiliyor.Ama ne güzel yine de yılmamışsın, çok güzel görünüyor ratotouille.Ellerine sağlık.
Ziyaretin beni mutlu etti.Ayrıca çok güzel olmuş yeni siten.Adresini güncelledim.
Sevgilerimle

Adsız dedi ki...

B planına koptum yalnız ne hamarat kadınsın ben olsam dışardan söylerdim güzelim. Minik Ratotouille'de tabağın yanında yiyecekmiş gibi durmuş :)

Adsız dedi ki...

Yaptığınız türlü.Ratotouille!ye patates konmaz.Kabak olur ayrıca.

Adsız dedi ki...

Bravo ,ne azim ,ne inat.Ben deri koltuklu ,cafeye geri döner ,eşimide oraya çağırır kahve içmeye devam ederdim.:))Minik kahramanlar harika:)

Adsız dedi ki...

merhaba,
yemek gerçekten nefis görünüyor.
hızlı yemek kültürü bana da doğumla beraber fazladan bir .. kilo olarak döndü :)) rakamı yazmayacağım. fakat mehmet öz'ün kitabı ve tencere yemeklerine hızlı bir u dönüşü sayesinde ben geçen ay 5 kg verdim.. sizi çok takdir ettim. vazgeçmemeniz, inatla, sabırla işi bitirmeniz harika.ne olacak, karnabahar değilse ıspanak, olmadı patlıcan :)) sonuçta harika bir görüntü...tebrikler.

Adsız dedi ki...

Sevgili Zeynep çok teşekkür ederim, bundan sonra sık sık geleceğim ziyaretine,

Sevgilerimle

Adsız dedi ki...

Nihanciğim vallahi çok güldüm sana ay sanki annem konuştu :)))

Adsız dedi ki...

Sevgişeker;
Ne demek istediğnizi anlamadım, fakat bu türlü yemeği değil, patatesli palıcan?

Adsız dedi ki...

Sevgili Arzum,
Çok doğru, evde pişirmeli evde yemeliyiz, sen de ne güzel bak 5 kg vermissin darısı başıma:)

Adsız dedi ki...

Zeynepciğim ben yeni işin hayırlı olsun demek istedim. Ayrıca şimdi eşinden ayrı bir ofiste olman onu özlemen anlamına gelecek ve akşamları buluşmanız daha keyifli olacak eminim:)
Sevgiyle kal canım.

Adsız dedi ki...

Canım Papatyam öncelikle yeni işin hayırlı olsun:).
Biz de nişanlımla aynı iş yerinde çalışıyoruz, bunun iyi yanları da oluyor, kötü yanları da. Bakalım evlendikten sonra nasıl olacak:)?
Biz ailecek artık mecbur kalmadıkça dışarıdan yiyemez olduk. Bir tek çorba olsun ama evde olsun diyoruz. Böylesi hem daha sağlıklı hem de insanın içi rahat ediyor.
Mutfaktaki azmine ve sabrına hayran kaldım doğrusu.
Daha bugün abimle Ratotouille filminin güzelliğinden konuştuk:), ben çok sevmiştim o çizgi animasyonu. Özellikle bizim gibi mutfağı seven herkes izlemeli bence. Oradaki yemekte de gözüm kalmıştı doğrusu. Şimdi senin yaptığın yemeğin harika görüntüsüyle karşılaşınca ben de denemeliyim diye düşündüm:). Ellerine sağlık canım.
Sevgiler, kocaman öpücükler;).
aslı

Adsız dedi ki...

zeynepcigim,
ellerine ve sabrina saglik vallahi, ben beceremezdim...ayrica yeni isin hayirli olsun. sevgiseker ismindeki yorum birakan kisiye kafam atti...ne bicim yorum bu böyle?? sen bosver...
kocaman öptüm pismaniyenle seni,
canan

Adsız dedi ki...

Sevgili Sibelciğim,
Aynen öyle oluyor, akşam eve döndüğümüzde birbirimizi o kadar özlemiş oluyoruz ki, bu ayrılık resmen biz iyi geldi!
Sevgilerimle;

Adsız dedi ki...

Asşıcığım;
Biz de aynen boyle evde yemeye dikkat etmeye çalışıyoruz, fakat geç geldiğimiz birkaç güün sonunda ben de yemek yapamayınca dışardan yemeye de mecbur kalıyoruz, çalışmakve yemek olayını birlikte yürütmek bazen zor oluyor,
Demek sen de nişanlın ile aynı ofistesin, o zaman ne demek istediğimiz daha iyi anlarsın canım:)
Ben de kocaman öpücüklerimi gönderiyorum,

Sevgiler,

Adsız dedi ki...

Canancığım,
Teşekkür ederim canım, yeni iş bana resmen yeni kan getirdi, kendimi çok yi hissediyorum,
Yorumu boşverelim hep beraber, bazen insanlar hırslarından ne yazacaklarını şaşırıyorlar! Ben zaten ne demek istediğini anlamadım, anlamadığımı da yazdım ama cevap da vermedi, ortada kaldı yani konu:)
Seni de pişmaniyemi de sevgiyle selamlıyorum,

Adsız dedi ki...

Hayatım ben o kadehin içindekini aldım gidiyorum ellerine sağlık