Annemde kaldığım gecelerin birinde eski eşyalarımı karıştırırken buldum mektubunu. Sarı küçük bir zarfın içine ayrı ayrı katanmış 3 tane sarı kağıt, 3 ayrı mektup. Üzerlerinde sarı lekeler oluşmuş zarfa postane 11.06.1998 tarihini ve 490 LİRA diye mührünü vurmuş, demekki 10 yıldan da uzun olmuş... Halbuki görünce farkettim ki dün gibi aklımda mektubu aldığım okuduğum an. Elinden kalemi ve kağıdı düşmeyen arkadaşımın 3 aydır yazmadığı şiirlerine bir müjde gelmiş mektupla diyor ki ‘’yeniden yazmaya başladım’’. Elime aldığım an diyorum ki hiç ara verme sen ne olur, hafta 7 gun sen 6 gun yaz kağıtlara ,duvarlara, ellerine... Ben hepsini temize geçirir saklarım senin için seve seve...Zaman olarak üniversite 2. sınıftayım ama dostlugumuz bir 10 sene daha gerilere 90-92 senesine kadar gidiyor onunla. Bütün gençler için o kadar tehlikeli ki o yaşlar, evdekiler, okuldakiler kimse sizi anlamaz ya o yaşlarda beni de bir tek o anlıyor sanki. Ben ağlıyorum dinliyor beni, üstelik yarın kimseye anlatmayacak biliyom. Yazıyorum, postalıyorum alıp okuyor cevap yazıyor bana hem de her satırını anlayıp sindirdikten sonra. Bazen birbirimizde kalıp sabahlara kadar sigara ve içki içip kız sohbetleri yapıyoruz ama çoğunlukla yanyana okuyor yazıyor ve yine okuyoruz. Her sayfasına bir şiir bir de resim yapıştırdığımız bordo kaplı şiir defterlerimiz var defterler 93 senesinin ajandası üstelik.
Devamı için tıklayın..


